"Ağır beliyyelere ve şiddetli hallere düşen mahlûkatlarının istimdatlarına ve feryatlarına ve tazarruatlarına fiilen imdat ettiği gibi, bir nevi konuşması hükmünde olan ilhâmî kavillerle de imdada yetişmesi, rububiyetin lâzımıdır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Allah, ağır belalara ve şiddetli musibetlere maruz kalan bütün mahlûkatın imdadına şefkatiyle yetişiyor ve fiilen cevap veriyor. Mahlûkatın ah u fizarlarına, dua ve ilticalarına, kaide olarak mutlaka cevap veriyor. Kuraklıktan sararmış ot ve bitkilere yağmur ile imdat eden, açlığa karşı şifa ve rızık ile yardım eden, en basit bir ihtiyacı bile görüp cevap veren Allah, elbette mahlûkatı ile konuşur ve konuşması da gayet makuldür.
Allah’ın, mahlûkatı ile konuşması ve onlara kavlî olarak imdat ve yardımda bulunması, terbiye ve idare vasfının bir muktezasıdır. Bu yüzden Allah, cansız varlıklardan tut ta peygamberlere kadar muhtelif konuşmaları vardır. Kur'an-ı Kerim'de her nevi konuşmalara işaret eden ayetler mevcuttur.
Allah arıya, böceğe, kuşlara vazifelerini ilham ile bildirdiği gibi, birtakım sıkıntı ve belalara maruz kalmış mahlûkuna da ilham ile imdat ediyor. Onları ilham yolu ile şifaya veya sıkıntıdan kurtulmaya sevk ediyor.
"Kedi gibi bazı hayvan, gözü kör olduğu vakit, o sevk-i kaderî ile gider, gözüne ilâç olan bir otu bulur, gözüne sürer, iyi olur." (Mesnevi-i Nuriye)
Hatta bugün insanlığın elde ettiği birçok nimetlerin ve teknik buluşların temelinde bu ilhamî imdat vardır. İnsanlar kanunlar ışığında çalışır ve çabalarlar, Allah da bu çalışma ve çabaya mukabil ilham ile neticeyi bildirir. Bu da bir çeşit ilhamî imdattır...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü