"Matbuat lisanıyla cevap veren" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
"Elli sene evvel âlem-i İslâmı sömüren sömürgeci cebbar ve zalim bir imparatorluğa karşı, “Tükürün o zalimlerin hayâsız yüzüne!” diye matbuat lisanıyla cevap veren ve..."
Matbuat: Kelime olarak tab' edilmiş neşriyat, basılmış kitap, dergi ve gazete gibi şeyler demektir.
İngilizlerin İstanbul’u işgali zamanında, Anglikan Kilisesi temsilcileri, İslam ümmetini hafife almak ve istihza sureti ile altı suale altı yüz kelime ile cevap verilmesini teklif ediyor. O zaman Darü'l-Hikmet’i İslamiye azası olan Üstad Hazretlerinden bunlara bir cevap verilmesi isteniyor. Üstad Hazretleri İngiliz kilisesinin onur kırıcı bu tavrına karşı; "Altı yüz kelime değil, belki altı kelime ile de değil, bir tükürük ile cevap veriyorum" diyerek, onlara İslam ümmetinin izzet ve haysiyetini gösteriyor. Ama bu tavrın yanında onların o altı sualine de altı kelime ile cevap vermeyi ihmal etmiyor. Verilen cevabın tümü "Hutuvat-ı Sitte" adlı eserde yer almaktadır.
Üstad Hazretleri gazete vesilesi ile verdiği cevabın bir kısmı aşağıda yer almaktadır:
"Anglikan Kilisesine Cevap"
"Bir zaman bî-aman İslâmın düşmanı, siyasî bir dessas, yüksekte kendini göstermek isteyen vesvas bir papaz, desise niyetiyle, hem inkâr suretinde,"
"Hem de boğazımızı pençesiyle sıktığı bir zaman-ı elîmde, pek şemâtetkârâne bir istifhamıyla dört şey sordu bizden,"
"Altı yüz kelime istedi. Şemâtetine karşı yüzüne 'Tuh!' demek, desisesine karşı küsmekle sükût etmek, inkârına karşı da"
"Tokmak gibi bir cevab-ı müskit vermek lâzımdı. Onu muhatap etmem. Bir hakperest adama böyle cevabımız var."
"O dedi birincide: “Muhammed (Aleyhissalâtü Vesselâm) dini nedir?” Dedim: İşte Kur’ân’dır. Erkân-ı sitte-i iman, erkân-ı hamse-i İslâm esas maksad-ı Kur’ân."
"Der ikincisinde: “Fikir ve hayata ne vermiş?” Dedim: Fikre tevhid, hayata istikamet. Buna dair şahidim:
2قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ 1 فَاسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَ Der üçüncüsünde: “Mezâhim-i hazıra nasıl tedavi eder?” Derim: Hurmet-i ribâ, hem vücub-u zekâtla.
Buna dair şahidim 3يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبوٰا da.4وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَوا
وَاَقِيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتوُا الزَّكٰوةَ5Der dördüncüsünde: “İhtilâl-i beşere ne nazarla bakıyor?” Derim: Sa’y asıl, esastır. Servet-i insaniye zalimlerde toplanmaz; saklanmaz ellerinde. Buna dair şahidim:
6وَاَنْ لَيْسَ لِـْلاِنْساَنِ اِلاَّ مَاسَعٰى
وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنْفِقُونَهَا فِى سَبِيلِ اللّٰهِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَلِيمٍ 7
1 "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol." (Hûd Sûresi, 11/112)
2 "De ki: O Allah birdir." İhlâs Sûresi, 112:1.
3 "Allah faizin bereketini giderip onu mahveder." (Bakara Sûresi, 2/276)
4 "Namazı dost doğru kılın, zekâtı verin." (Bakara Sûresi, 2/43)
5 "Allah alışverişi helâl, faizi haram kıldı." (Bakara Sûresi, 2/275)
6 "İnsan için, ancak çalıştığının karşılığı vardır." (Necm Sûresi, 53/39)
7 "Altını ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harcamayanları acı bir azapla müjdele." (Tevbe Sûresi, 9/34)(1)
(1) bk. Sözler, Lemeat, (Anglikan Kilisesine Cevap).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü