İslamiyet’e muhalif bir babaya karşı tavır nasıl olunmalıdır? Risale-i Nur'da bununla alâkalı izah var mıdır?
Değerli Kardeşimiz;
İnsanın üzerinde birçok haklar vardır ki, insan bu haklara riayet etmekle mükelleftir. İnsanın üzerindeki en büyük hak; Allah’ın hakkıdır. Bu hak; ancak O’nun emir ve yasaklarına uymakla ifa edilebilir.
İnsanın üzerindeki ikinci büyük hak ise; anne baba hakkıdır. Her insan anne ve babasına karşı hürmet ve hizmet etmekle mükelleftir. Fikri, dinî inancı ne olursa olsun, anne ve babanın evladı üzerindeki hakkı daimîdir, değişmez. Lakin anne ve baba evladının dinini yaşamasına mâni oluyor, Allah’ın emir ve yasaklarına muhalif tekliflerde bulunuyorsa bu noktada onlara itaat edilmez. Zira "Hâlıka isyanda mahluka itaat edilmez" İslam’ın mühim bir düsturudur. Allah’ın hakkı öncelik olarak ifa edilir, bu haklardan taviz vermek doğru olmaz.
Ama diğer noktalarda itaati devam ediyor. Yani evladın, “nasıl olsa benim annem veya babam inançsız insanlar, ben onlara hiçbir noktada itaat etmem, onlara saygı göstermem gerekmez “demeye hakkı yoktur. İnsan hem Allah’a, hem de anne ve babasına itaat etmekle mükelleftir.
Bizim bu hususta öncelikli vazifemiz; yumuşak ve kavl-i leyyin bir şekilde, güzel bir üslub ile kırmadan, rencide etmeden anne ve babamıza iman hakikatlerini anlatmamız, onların hidayeti için güzelce gayret etmemizdir. Bunu da İslam’ın ulvî hakikatlerini yaşamak ve güzel ahlakla bezenmek suretiyle yapmak lazımdır ki, sözümüz tesir etsin.
"Hem peder ve valideyi şefkatle teçhiz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmet hesabına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine aittir. O muhabbet ve hürmet, şefkat, Allah için olduğunun alâmeti şudur ki: Onlar ihtiyar oldukları ve sana hiçbir faideleri kalmadığı ve seni zahmet ve meşakkate attıkları zaman, daha ziyade muhabbet ve merhamet ve şefkat etmektir."
اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَاۤ اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُلْ لَهُمَاۤ اُفٍّ âyeti, beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı davet etmesi, Kur’ân’ın nazarında valideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları ne derece çirkin olduğunu gösterir. Madem peder kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister. Ona mukabil, veled dahi pedere karşı hak dâvâ edemez. Demek, valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira, münakaşa ya gıpta ve hasetten gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâvâ etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez."
"Demek pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır."(1)
(1) bk. Sözler, Otuz İkinci Söz Üçüncü Mevkıf
Konuyla ilgili olarak okuyabilirsiniz:
Mektubat, Yirmi Birinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"İhlas ve Sadakat Abidesi BAYRAM YÜKSEL ve Ali Uçar" isimli kitaptan (YAZAR: İHSAN ATASOY) Sayfa: 56
Yine bir gün Bayram Ağabey’in aklına anne babası gelir. İçinden: “Burada ömür tüketiyorum, anneme babama da bir faydam olmuyor, anne baba hakkını ne yapacağım?” diye geçirir. Üstad hemen Bayram Yüksel’i alır taksiye atar ve köyüne götürür. “Annen tarlada çalışıyor, git ziyaret et gel!” dedikten sonra ona şu dersi verir: “Evladım Bayram, en başta, bizi yoktan yaratan, besleyip büyüten Allah’ın hakkı, hukukullah gelir. İkinci sırada, bize dünya ve ahiret saadetinin yollarını gösteren Resulullah’ın hukuku gelir. Üçüncü sırada, hukuk-u üstad gelir. Dördüncü sırada, hukuk-u valide, beşinci sırada ise babanın hakkı gelir” der. (sayfa 56)
Bizim kanaatimize göre Üstadın hukuku önce gelir ifadesi iman hizmetinin o dönemde ki önemine binaen söylenmiş bir sözdür. Çünkü bu zaman da Risale-i Nura hizmet imana hizmettir iman ise hukukullahtır. Şayet bu hukuk sağlam bir zemine otursa ortada sadece üstadlık hukuku kalsa anne baba hukuku racih olur.