"İstikameti bırakıp ifrat ve tefritle aklı bir vesile-i azap ve elemler toplayıcı bir âlete çevirmesinden..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Akıl geçmişte yaşanan acıları, gelecekte yaşanması muhtemel olan azapları hazır zamana getirerek, o hazır lezzeti ve huzuru bozabiliyor. İnsanın başından geçmiş öyle hâdiseler var ki düşündükçe insana azap verir. Şayet akıl imanın terbiyesine verilirse, geçmişin yaşanmış acıları, geleceğin muhtemel azapları insanın hazır lezzetini bozamaz. Çünkü imanın penceresinden bakılırsa, dünyevî musibet ve sıkıntılar bir azap vesilesi değil, gafleti dağıtan bir ihtar ve ikaz hükmündedir. Kader ve tevekkül bu iki azabı da tedavi ediyor. "Kadere iman eden kederden emin olur" sözü de bu inceliğe işaret ediyor.

Hayvanlarda akıl olmadığı için, hazır lezzetini hiçbir şey bozamıyor. Mesela, bir inek geçmişteki yaşamış olduğu acı ve sıkıntıları hatırlamaz ve gelecek hususunda endişeye kapılıp hayıflanmaz ve bu yüzden hayatından tam lezzet alır. Ama insan hayvanlar gibi olamaz, çünkü akıl geçmiş ve geleceği hazır zamana taşıyabiliyor.

Akıl ilim ve marifeti elde etmede kuvvetli bir vasıta olduğu gibi, küfür ve şüpheye saplanmada da kuvvetli bir vasıtadır. Mühim olan bu vasıtayı nasıl ve nerede kullandığımızdır. Yani akıl her iki yönde de çalışabilecek bir vasıftadır. Bu vasfı hayra ya da şerre sevk etmek insanın iradesine bırakılmıştır.

Biz aklımızı hayra ve ilme değil, şerre ve boş şeylere yönlendirirsek, o zaman akıl bizi taciz eden bir azap vasıtasına dönüşür. Aynı akıl hayra ve ilme tam manası ile tevcih edilirse, o zaman akıl huzur ve marifeti kazandıran mükemmel bir saadetvesilesi olur. Yani aklı azap ya da saadet vasıtası yapmak bizim elimizdedir.

İnsan kendine emanet olarak verilen âzalarını ve duygularını Allah’ın emri dairesinde kullanırsa kıymetleri birden bine çıkar. Kendi heva ve hevesine göre kullanırsa onlara hıyanet etmiş olur. Meselâ, akıl Allah hesabına kullanılmazsa, geçmişteki acı ve hüzünlü hatıraları onun önüne getirir, gelecekteki muhtemel bela ve sıkıntıları düşündürerek huzurunu kaçırır.

Eğer akıl Allah namına kullanılırsa, elem değil, bilakis rahmet ve hikmet hazinelerinin birer anahtarı ve keşfedicisi olur; bu da insanı her iki dünyada aziz ve mes’ud eder. Böyle bir akıl sahibinin nazarında geçmişin elemleri lezzete dönüşür. Gelecek ise Allah’ın tedbir ve tasarrufunda olduğu için tevekkül ederek endişe ve korkulardan emin olur ve tam huzuru kazanır.

Aklın dairesi çok geniştir; geçmişi de geleceği de kuşatır. Geçmişin elemi, geleceğin korkularını yaşar. Hayatını küfür ve isyanlarla geçiren insanlar geçmişi ve geleceği unutmak için, akıllarını içki gibi şeylerle uyuştururlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...