"Kâinatın ekser hikmetleri, maslahatları, gayeleri insana baktığı için, güya insandaki cilve-i kayyûmiyet, kâinata bir direktir." İnsanı kâinata direk yapan vazife nedir?
Değerli Kardeşimiz;
"Kâinata tecellî eden kayyûmiyetin cilvesi, vâhidiyet ve celâl noktasında olduğu gibi, kâinatın merkezi ve medarı ve zîşuur meyvesi olan insanda dahi, kayyûmiyetin cilvesi, ehadiyet ve cemal noktasında tezahürü var. Yani, nasıl ki kâinat sırr-ı kayyûmiyetle kaimdir; öyle de ism-i Kayyûmun mazhar-ı ekmeli olan insan ile bir cihette kâinat kıyam bulur. Yani, kâinatın ekser hikmetleri, maslahatları, gayeleri insana baktığı için, güya insandaki cilve-i kayyûmiyet, kâinata bir direktir."(1)
İnsanı, hem kâinatın halifesi yapan, hem de onu ayakta tutan bir direk hükmüne getiren sır, ondaki külli ibadet yapma kabiliyetidir. Allah insanı çok geniş ve yüksek bir mahiyette yaratmıştır. İnsanın dili, bütün lezzetler âlemine açılan bir pencere; aklı, manalar âlemine açılan bir kapı, kalp ise isim ve sıfatların tecelligâhı ve imanın mahallidir.
İnsan, sahip olduğu bu mükemmel istidad ile Allah’ın bütün isim ve sıfatlarını tanır ve bilir. Bu yüzden insan, kâinat ağacının en son, en cemiyetli ve en harika meyvesidir. Ağacı lüzumlu ve ehemmiyetli kılan şey ise meyvesidir.
Kâinat, bütün unsurları ile insana hizmet ettirilmektedir. Kânatın ve bütün mahlûkatın varlık sebebi insandır. Kâinatın devamına da insanın ibadeti sebep ve kayyum oluyor. Tıpkı ağaca meyvenin sebep ve kayyum olması gibi.
Dünyada iman ehli yaşadıkça, kıyametin kopmayacağı dikkate alındığında, iman ve ibadetin de kâinatı bir bakıma ayakta tuttukları ve Kayyûm ismine bir başka şekilde ayna oldukları anlaşılır. Demek ki, bu kâinat fabrikasının meyvesi olan insanın meyvesi de iman, ubudiyet, hamd, zikir, tesbih ve tefekkürdür. İnsan Rabbine ibadet etmekte, O’nun mahlûkatını temaşa ve tefekkür etmekte, tesbih ve hamd vazifesini ifa etmektedir. Bu hakikatten gaflet edilirse, güneş ve aydan bütün bitki ve hayvan türlerine kadar tümünün insana ettikleri hizmetler ve yardımlar hiçe inecek, manasız ve gayesiz kalacaktır. Aynı şekilde insana verilen o büyük istidat sermayesi de boşa harcanmış olacaktır. Bir ağacın bir tek yaprağını bile gayesiz, hikmetsiz yaratmayan Cenab-ı Hak, elbette kâinat ağacının en mükemmel meyvesi olan insanı başıboş bırakmaz.
Bu gaye tahakkuk etmediği zaman kıyameti koparır.
(1) bk. Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Altıncı Nükte.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü