Kâinattaki harekât, tenevvüat, tebeddülât ve tagayyürâtın, o nur ile manasızlıktan ve abesiyyetten kurtulup metinde ifade edilen ulvî manaları kazanmalarını nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Kâinat kitabı ve onda yazılan bütün cümleler, kelimeler hikmetli ve manalıdır; Allah’ın varlığını, birliğini, isim ve sıfatlarını ders verirler. Bu kitapta birer harf hükmünde olan “atom, hücre, göz, diş, toprak,” hakkında ciltlerle kitap yazılması ve bunların müstakil birer bilim dalı olmaları buna şahittir. Bu kitabın Samedanî olması ise onun yazılmasının ancak Allah’ın yardımı, rahmeti ve ihsanıyla gerçekleşebileceği manasına gelir. Bilindiği gibi Samed isminin manası "her şey ona muhtaç, o ise hiçbir şeye muhtaç değil" demektir.
"Mektûbât-ı Rabbâniyye" terkibi Nur Külliyatı'nda çokça geçer. Fatiha Sûresinde, Allah’ın Rabbü’l-âlemîn olduğunun beyanı, onun marifeti konusunda ilk dersin de bu rububiyet dersi olması konu üzerinde önemle durulması gerektiğini ikaz etmektedir.
Bilindiği gibi, rububiyet “bir şeyi kademeli olarak kemale erdirmek” demektir. Rab ismi ise terbiye eden manasına gelir. Kâinatın altı devrede kemal bulmasından, insanın ana rahminde dokuz ayda kemale ermesine, çekirdeklerin terbiye görerek ağaç olmalarından, yumurtaların bir terbiyeden geçerek kuş olmalarına kadar her şeyde bu terbiye fiilinin icraatı ve Rab isminin tecellisi görülür.
"Mektûbât-ı Rabbâniyye" her varlığın bir terbiyeden geçtiği, kudret kalemiyle yazılmış Rabbanî bir mektup olduğu dersini verir. Bir harf kâtipsiz olmazsa, eşyanın sadece isimlerini yazmak bile bir kâtip gerektirirse, her biri ayrı bir terbiye görerek en mükemmel hali almış olan bütün bu varlıklar nasıl kâtipsiz olurlar? Nasıl olur da tesadüfe verilirler, manasız addedilirler?
"Âyât-ı tekviniyye" ifadesine gelince, âyât “âyetler, deliller” demektir. Kur’ân'ın âyetleri Allah’ı bildirdikleri ve tanıttıkları gibi, bu âlemdeki her varlık da tekvin sıfatıyla vücut bulmuş bir âyet gibidir, onun varlığına, birliğine isim ve sıfatlarına ayna olur ve onlardan haber verir.
Ancak, kâinata küfür ve dalâlet nazarıyla bakıldığında bu manalar görülmez; varlıkların tesadüfen meydana geldiği, manasız ve hikmetsiz olduğu vehmedilir.Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü