"Bütün benî-Âdeme, belki cin ve inse ve meleğe, belki bütün mevcudata karşı bir hutbe-i ezeliyyeyi tebliğ ediyor." Bu cümlede hutbe-i ezeliye olan Kur’ân'ın, bütün mevcudatla ilgisi nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Kur’ân-ı Kerim şu kâinat kitabının "bir tercüme-i ezeliyesi" olduğu için, bu varlık âlemiyle doğrudan ilgisi vardır. İnsanlar, Allah’ın isimlerine ayna olarak yaratılan mahlûkatı, ancak Kur’ân sayesinde doğru okumuş ve doğru değerlendirmişlerdir.
Öte yandan, dünya ahiretin tarlası olduğundan, bu tarladan cennet mahsulleri alınması kâinat için büyük önem taşır. Aksi halde bu âlem, küfür ve isyan ehline hizmet etmek gibi aşağı bir dereceye düşer. Bu ise kâinatı, bilemeyeceğimiz bir şekilde, rahatsız ve mahzun etmektedir.
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاء وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنظَرِينَ âyeti, Allah’ı tesbih eden bütün varlıkların, aynı zamanda bir üzüntü ve sevinç boyutlarının da olduğunu ders vermektedir. Bu âyet hakkında Nur Külliyatı'nda şu ifadeler geçer:
“Mefhum-u sarihiyle ferman ediyor ki, ehl-i dalâletin ölmesiyle, insanla alakadar olan semavat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlamıyorlar, yani, onların ölmesiyle memnun oluyorlar. Ve mefhum-u işarîsiyle ifade ediyor ki, ehl-i hidayetin ölmesiyle semavat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlıyorlar, firaklarını istemiyorlar. Çünkü ehl-i İmân ile bütün kâinat alakadardır, ondan memnundur. Zira imân ile Hâlık-ı Kâinatı bildikleri için, kâinatın kıymetini takdir edip hürmet ve muhabbet ederler. Ehl-i dalâlet gibi tahkir ve zımnî adâvet etmezler.”(1)
Cümlede geçen “karşı” kelimesi çok önemlidir. Peygamber Efendimiz (asm.) hutbe-i ezeliye olan Kur’ân'ı mevcudata karşı, yani “bütün varlık âleminin karşısında, onların tümünü yanlış değerlendirmelerden kurtarmak üzere tebliğ ediyor” demektir.
Mevcudatın doğru değerlendirilmesi konusu Beşinci Reşha’da şöyle nazara verilir:
"Hem o nur ile kâinattaki harekât, tenevvüat, tebeddülât, tegayyürât; manasızlıktan ve abesiyetten ve tesadüf oyuncaklığından çıkıp birer mektubat-ı Rabbâniyye, birer sahife-i âyât-ı tekviniyye, birer meraya-yı esmâ-i ilâhiyye ve âlem dahi bir kitab-ı hikmet-i Samedâniyye mertebesine çıktılar."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Lem’alar, On Üçüncü Lem'a.
(2) bk. Sözler, On Dokuzuncu Söz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü