Komünizm hakkında Risalelerde bilgi var mıdır?
Değerli Kardeşimiz;
Kominizm, Temeli ve felsefesi Marx ve Engels tarafından 1848 yılında hazırlanan “Komünist Manifestosu” başlıklı bir belgede de ana hatları açıklanan siyasî, içtimai ve ekonomik bir düzen şeklidir.
Ekonomik manada komünizm, kollektif bir düzendir. Bellibaşlı bütün üretim vasıtaları ve imkânları devlete aittir. Bütün ekonomik hayat, kesin emredici kalitede olan bir planlama çerçevesinde yürütülür. Planın öngördüğü ağır sanayi ekseriyetle birinci önceliğe sahiptir. Fertleri alakadar tüketim sanayi ise daha çok mühimlidir. İçtimai sahada ise bu düzen iskân, sağlık, eğitim, kültürel faaliyetler ve diğer yönlerden tamamen devletçidir. Kişisel mülkiyet hakları yok denilecek kadar sınırlıdır. Miras hakkı da yoktur.
Bu anlayış temel olarak ontolojik ve mekanik materyalizme dayanır ve onun gibi ateist, yani dinsizdir. İnsanı hayvandan bir kademe üstün gördüğü için, onun manevî ve ruhî hayatını dikkate almaksızın sadece bir üretim vasıtası olarak değerlendirir.
Bediüzzaman, Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde Komünizm ile alakalı bazı değerlendirmeler yapmıştır. Buna göre 1917 yılında Rusya’da gerçekleştirilen Bolşevik İhtilâliyle komünizm, bir sistem olarak Asya’nın büyük bölümünü hâkimiyeti altına aldı. Bu bölgedeki insanların Müslüman olsun, Hıristiyan olsun, itikatlarından uzaklaştırılması için her türlü zemin hazırladı. İtikat boşluğuna düşen ve bütün mukaddesatından kopan insanlar, tarih boyunca hiçbir düşmanın ve saldırganın vermediği zararı kendi değerlerine, tarihî birikimine, kültürüne, örf ve âdetlerine verdi.
Bediüzzaman, komünizmin ortaya çıkardığı, bilhassa itikat sahasında yaşanan tahribatı engellemek ve yaraları tedavi etmek için çareler ortaya koymuştur. Emirdağ Lâhikasında komünizm, toplum hayatında kaos ortamını hazırlayan zararlı akımlar arasında sayılır ve bu tehlikeye karşı alınması gerekli tedbirlerden bahsedilir:
“Komünistlik, masonluk, zındıklık, dinsizlik, doğrudan doğruya anarşistliği intaç ediyor. Ve bu dehşetli tahrip edicilere karşı ancak ve ancak hakikat-i Kur’âniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir. Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmaya vesile olduğu gibi, bu vatanı istilâ-yı ecanipten (yabancıların istilâsından) ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur.” (Emirdağ Lahikası-II, 19. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Alem-i insaniyeti zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmaya yaklaştıran birinci kelimeyi sildiren ancak zekattır. Nev-i beşeri umumi felaketlere sürükleyen ve bolşevikliğe sevk edip terakkiyatı, asayişi mahveden ikinci kelimeyi kökünden kesip atan, hurmet-i ribadır.
Arkadaş! Heyet-i içtimaiyenin hayatını koruyan intizamın en büyük şartı, insanların tabakaları arasında boşluk kalmamasıdır. Havas kısmı avamdan, zengin kısmı fukaradan hatt-ı muvasalayı kesecek derecede uzaklaşmamaları lazımdır. Bu tabakalar arasında muvasalayı temin eden zekat ve muavenettir.
Halbuki vücub-u zekat ile hurmet-i ribaya müraat etmediklerinden, tabakalar arası gittikçe gerginleşir, hatt-ı muvasala kesilir, sıla-i rahim kalmaz. Bu yüzdendir ki, aşağı tabakadan yukarı tabakaya ihtiram, itaat, muhabbet yerine ihtilal sadaları, haset bağırtıları, kin ve nefret vaveylaları yükselir.
Kezalik, yüksek tabakadan aşağı tabakaya merhamet, ihsan, taltif yerine zulüm ateşleri, tahakkümler, şimşek gibi tahkirler yağıyor. Maalesef, tabaka-i havastaki meziyetler, tevazu ve terahhuma sebep iken, tekebbür ve gurura bais oluyor. Tabaka-i fukaradaki acz ve fakirlik, ihsan ve merhameti mucip iken, esaret ve sefaleti intaç ediyor.
Eğer bu söylediklerime bir şahit istersen alem-i medeniyete bak, istediğin kadar şahitler mevcuttur.