Üstad Bediüzzaman'ın, Adnan Menderes'e bakış açısı nasıldı?
Değerli Kardeşimiz;
Bediüzzaman Said Nursi, 1923 yılı başında Mecliste yaptığı konuşmanın ardından, Ankara'nın siyasi havasından rahatsız olup Van'a giderek, mesaisinin tamamını iman hizmetine teksif etti. Yıllarca siyasi atmosferi, basını takip etmediği gibi, İkinci Dünya Savaşı sırasında dahi dünya ile alaka kurmadı. Ancak, savaşın acı neticelerinden de kaynaklanan hürriyet arayışları ve çok partili hayata geçişle birlikte siyasetle alakadar oldu ve Demokratları ve Menderes'i açık bir şekilde destekleyerek talebelerini de bu doğrultuda yönlendirdi. Üstad, Adnan Menderes’i desteklemesinin sebeplerini şöyle ifade etmektedir:
Demokratları küfre karşı muhafaza edip destekliyoruz. Desteğimizi çekersek Demokratlar yıkılacak ve küfür ortaya çıkacaktır.5 Menderes komünizm, anarşizm tehlikesini bertaraf etmek, dinsizlik hareketini durdurmak konusunda Risale-i Nurların ehemmiyetini anlamış olup, bu Nurların okullarda ders kitabı olarak okutulması için etrafındakileri iknaya çalışmaktadır.6 Adnan Menderes Nurların neşri için maarif vekili Tevfik Beye emir verdi.7 Menderes İslamiyet'in ulviyetini anlayan samimi bir Müslüman'dır.8 Adnan Menderes'le çok alakadarım. O'nu duama dâhil ettim.9
Bediüzzaman Hazretleri bir yandan Demokratları desteklemiş, diğer yandan da ikazlarıyla onlara Kur'an hakikatlerini hatırlatmaya devam etmiştir. Menderes'e bir mektup yazarak, İslam'ın çok mühim olan ancak günümüz siyasi cereyanları tarafından dikkate alınmayan ve ihmali büyük cinayetlerin işlenmesine sebep olan üç hususa özellikle dikkatini çekmiştir:
1. "Birisinin cinayetiyle başkaları, akraba ve dostları mes'ul olamaz." (En'am Suresi, 6/164) esası, tarafgirlik ve particilikle ihlal edilmemeli, bu tehlikeye karşı İslam kardeşliği esas alınıp Kur'an'ın söz konusu hükmü rehber ve isitnad noktası yapılmalı.
2. Peygamber Efendimiz (asm)’ın; "Kavmin efendisi, onlara hizmet edendir" emri hayata geçirilmeli, memuriyetin bir hizmetkârlık olduğu şuuru içtimaî hayata yerleştirilmelidir. Memurluk, hâkimiyet ve tahakküm vasıtası olmamalıdır. Memuriyeti hizmetkârlıktan çıkarıp tahakküme dönüştürmek, kıblesiz namaz kılmaya benzer.
3. "Mümin mümine karşı bir binanın kenetlenmiş taşları gibidir" hadisini esas yapıp, hariçteki düşmanlara karşı dâhildeki adavet unutulmalı, ittihat ve ittifak sağlanmalıdır. Bu esas göz önüne alınırsa, içtimaî hayatı sağlam temele oturtmak mümkün olacaktır.10
Üstad, Menderes'i ziyarete giden talebelerine; kendisinden selam söylemelerini, kendisini dindar bir vekil olarak bildiğini, onun hatırı için bu memlekette kaldığını, kendilerine yardımcı olunmasını söylemiştir.11 Menderes üstad’ın selamını hürmetle almış ve kendilerinin müsterih olmalarını, arzularının yerine getirileceğini beyan etmiştir. Bilahare Menderes'in, milletvekili Tahsin Tola'ya: Seni vazifelendiriyorum. Hemen faaliyete geçin, Diyanet İşlerine gidin.... Eyüp Sabri Efendi (Hayırlıoğlu) ile görüşün... Risale-i Nurları neşretsin,12 dediği ifade edilmektedir.
Bediüzzaman'ın Menderes ve kendisi ile ilgili şu tesbiti de çok dikkat çekicidir. "Menderes bir din kahramanıdır. Dine büyük hizmetleri olmuş ve olacaktır. Fakat Adnan Bey arzu ettiği hizmetinin semeresini göremeyecektir. Benim de dine hizmetim olmuştur. Ketm etmeyeyim... Ama ben de hizmetimin semeresini Adnan Bey gibi göremeyeceğim. Her ikimizin de hizmetlerimizin semeresi ileride görülecektir."13
Bediüzzaman'ın Menderes'e desteğinden en çok rahatsız olanların başında CHP lideri İnönü gelir. Bu konuda gerek kendisi, gerekse partisinin yayın organı gibi hizmet gören bazı gazeteler çok sert eleştirilerde bulunmuşlardır. Üstad'ın Ankara ziyareti mecliste çok sert tartışmalara sebep olmuştur. İnönü'nün meclis kürsüsünde Menderes'e hitaben: "Siz şeriatı hortlatıyorsunuz, irticayı hortlatıyorsunuz. Bediüzzaman'ı gezdiriyorsunuz..." sözlerine karşılık Menderes'in:
"Allah aşkına, Paşa niçin bu kadar dinden, dindarlardan rahatsız oluyor, öleceğini bilmiyor mu? Şimdiye kadar kendisine ne zararları dokunmuştur. Bütün hayatını dine vakfetmiş bir pir-i faniden ne istiyor? Niçin eziyetinden hoşlanıyor, niçin meşakkat çekmesinden hoşlanıyor, niye bu kadar dine ve dindarlara karşıdır, anlayamıyorum?" cevabı üzerine İnönü:
"Efendim siz, Atatürkçülerle istihza ediyorsunuz. Öyle zaman gelecek ki, sizi ben dahi kurtaramayacağım" şeklindeki meşhur tehdidini savurmuştur.14
Üstad'ın 23 Mart 1960'da vefatından iki ay sonra Demokrat Parti iktidarı da ihtilalciler tarafından sona erdirildi ve Demokratlara on yıllık hizmetlerinin bedeli hapisler, sürgünler ve üç idamla ödetildi!
(bk. Risale-i Nur Enstitüsü, Porte, Demokrasi Şehidi Adnan Menderes)
Dipnotlar:
5. Necmeddin Şahiner, Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi'yi Anlatıyor, II. Cilt, s. 359.
6. A.g.e. IV. C. s. 157-158
7. A.g.e., s. 367.
8. A.g.e., s. 160.
9. A.g.e., s. 182.
10. Emirdağ Lahikası, s. 396.
11. A.g.e. s. 302; Şahiner, s.243.
12. Şahiner, IV. Cilt, s. 276.
13. A.g.e., III. Cilt, s. 276.
14. A.g.e., s. 277.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü