"Kur'an, şahs-ı Âdem'e melaikelerin itaat ve inkıyadını ve şeytanın tekebbür ve imtinaını zikretmesiyle..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Kur’an, şahs-ı Âdem’e melaikelerin itaat ve inkıyadını ve şeytanın tekebbür ve imtinaını zikretmesiyle; nev-i beşere kâinatın ekser maddî envaları ve o envaın manevî mümessilleri ve müekkelleri musahhar olduklarını ve nev-i beşerin hâsselerinin bütün istifadelerine müheyya ve münkad olduklarını ifham etmekle beraber; o nev’in istidadatını bozan ve yanlış yollara sevk eden mevadd-ı şerire ile onların mümessilleri ve sekene-i habîseleri, o nev-i beşerin tarîk-i kemalâtında ne büyük bir engel, ne müthiş bir düşman teşkil ettiğini ihtar ederek Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan, bir tek Âdem’le (as) cüz’î hâdiseyi konuşurken bütün kâinatla ve bütün nev-i beşerle bir mükâleme-i ulviye ediyor."(1)
Meleklerin Hz. Âdem’e secde etmeleri hadisesinden iki ayrı dersi birlikte alıyoruz:
Birisi, Allah’ın emrine itaat dersi, diğeri ise insanın mahiyetinin meleklerden daha üstün olduğu.
Aynı şekilde, şeytanın Hz. Âdem’e secde etmemesinde de iki ayrı kötülük birlikte sergilenir: Birisi İlâhî emirlere isyan, diğeri ise kibirlenme.
Bu hadiseyi Kur’an'dan öğrenen bir mümin, o İlahi Fermanın hükümlerine riayet ettikçe, meleklerle arkadaş olduğunu düşünmeli ve şükretmelidir. Günah işleyen bir mümin de şeytanın yoluna girdiğini düşünmeli ve büyük bir uçuruma yaklaştığını fark ederek derhâl tövbe etmeli ve istikamet yoluna girmelidir.
Öte yandan, her isyanın altında, ilahi emre başkaldırmak gibi bir kibir halinin olduğunu da ayrıca düşünüp, kötülüklerden uzak durma konusunda hassasiyet göstermelidir.
“... Muhakkak ki, namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. ...” (Ankebût, 29/45)
mealindeki ayet-i kerimede sözü edilen kötülüklerden birisi de kibirdir. Ve namaz, İblisi secde etmekten alıkoyan bu kötülüğün de en büyük ilacıdır. Zira namazın her rüknü bir yönüyle itaat dersi verirken, diğer yönüyle de tevazu talimi yaptırır. Şöyle ki;
Kıbleye dönmek ilahi emre uymanın ilk işaretidir.
Selam vermek kibri kıran önemli bir ilaçtır. Bunu el bağlama takip eder. Daha sonra, rükû ile kibir iki büklüm olur, secde ile de yere serilir ve mahvolur.
İşte itaatin en büyük alâmeti ve kibrin en zıt noktası bu secdedir ve meleklerin Hz. Âdem’e secde etmeleri, Allah’ın emrine en ileri derecede itaat etmeyi temsil eder.
Öte yandan, şeytanın Hz. Âdem’e secde etmemesi de insana manen zarar veren bütün hâdiseleri ve ona düşmanlık besleyen bütün şer mihraklarını, Üstadımızın ifadesiyle “o nevin istidadatını bozan ve yanlış yollara sevkeden” her şeyi ve herkesi temsil ediyor. Nitekim bir ayet-i kerimede içkinin, kumarın,.., birer şeytan ameli olduğu ifade edilerek, insana maddeten ve manen zarar veren her şeyin şeytanı memnun edeceğine işaret edilir.
“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Mâide, 5/90)
Bizler de bu ayet-i kerimeden ders alarak, insanlara zarar vermekten titizlikle uzak durmalıyız.
İnsanlığa düşman olmanın temelinde şeytanın Hz. Âdem’e karşı çıkması yatar. Hele bu karşı olmak, kibir ve enaniyete dayanıyorsa, tamamen şeytanca bir davranış olur.
“Kur'ân-ı Mu'cizü’l-Beyan bir tek Âdem'le (as) cüz'î hadiseyi konuşurken, bütün kâinatla ve bütün nev-i beşerle bir mükâleme-i ulviye ediyor.” cümlesi, bu hadisenin benzerleriyle her zaman karşılaşacağımızı ve böyle durumlarda kibir yoluna girmekten ve isyan yolunu tutmaktan hassasiyetle kaçınmamız gerektiğini ders veriyor.
1) bk. Sözler, Yirminci Söz, Birinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü