"Kur’ân’ın nefs-i ihbarı, haşr-i cismaninin keşşafıdır ve şu tılsım-ı muğlak-ı âlemin ve şu remz-i hikmet-i kâinatın miftahıdır." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bilindiği gibi nefis, zat manasına gelmektedir ve “Kur’ân’ın nefs-i ihbarı” ifadesi, Kur’ânın bizzat haber vermesi, açıkça beyan etmesi, müminleri müjdeleyip müşrikleri tehdit etmesi demek olur.

“Haşr-i cismaninin keşşafıdır.”

Kur’ândaki birçok ayet-i kerime haşr-i cismaniyi haber vermektedir. Bu ayetler, haşrin cismani olmasını akıllarına sığıştıramayarak ruhani olacağını iddia edenlere de çok açık cevaplardır. Mesela, cennetten haber veren birçok âyet-i kerîmede o saadet yurdunda, altından ırmaklar akan köşkler bulunduğunu, ayrıca birisi süt nehri olmak üzere dört ayrı nehrin aktığı haber verilmektedir.

Haşir ruhani olsa bu haberler birer müjde olmaktan çıkarlar. Zira ruhun köşklere ihtiyacı olmadığı gibi, maddi gıdalara da ihtiyacı yoktur. Haşir cismani olmasa, dünyada hakiki sütü içerken, cennette süt nehrini sadece seyredeceğimiz anlaşılır. Bu ise müjdeli değil, çok üzücü bir haber olur. Zira ahirette içmekten mahrum olduğumuz bir süt nehrindense, bu dünyada bir testi süt bizim için daha faydalı ve daha hayırlıdır.

“Tılsım-ı muğlak-ı âlemin ve şu remz-i hikmet-i kâinatın miftahıdır.”

Yani, bu âlemin ne olduğu, ne gibi vazifeler yaptığı, onda seyreden mahlukatın nereden gelip nereye gittikleri gibi nice muğlak meseleler ve gizli hikmetler ancak Kur’ânın irşadıyla halledilmektedir. “Bütün varlık âlemindeki her nevi güzelliklerin ve kemallerin esma ve sıfat-ı İlahiyenin tecellileri olduğu, ölümün hiçlik ve mahv olmayıp, kabrin bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı olduğu, bu dünyadaki bütün güzelliklerin ve nimetlerin cennettekiler yanında gölge gibi zayıf kaldıkları” gibi, insan aklının ve kalbinin en ziyade muhtaç olduğu hakikatler o Allah kelamında defalarca nazara verilmiştir.

“Remz-i hikmet-i kâinatın miftahıdır."

Bu âlemde her şey sonsuz bir hikmetle yaratılmıştır. Ancak, insan bu hikmetlerden çoğunu idrak edemez. İnsana faydalı olduğu açıkça görülen varlıklardaki ve hadiselerdeki hikmetleri herkes anlar, ama görünüşte zararlı zannedilen yahut faydaları bilinemeyen şeyleri ve hâdiseleri insan aklı idrakten acizdir. Akla kapalı olan o kapıların miftahı Kur’an ayetleridir. Mesela, insan, hayatın güzelliğini görür ve anlar, ama ölüm hakkında tek başına hiçbir şey söyleyemez. Ölümün ne olduğunu ancak ölümü yaratan Allah’ın bildirmesiyle bilebilir. Bu âlemin maddi yapısı hakkında bir şeyler söyleyebilir, ama niçin yaratıldığı ve nereye gittiği konusunda fikir yürütecek halde değildir. Keza, sıhhatin faydalarını açıkça görmektedir, ama hastalıkların gizli hikmetlerini rehbersiz olarak bilemez.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...