"Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın tazammun ettiği ve mükerreren tefekküre emredip nazara vaz eylediği berâhin-i akliye-i kat’iye binlerdir." İzah eder misiniz? Akli delillere daha çok ahiretin ispatı noktasında mı yer verilmiş?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

“Ben gizli bir hazine idim, bilinmeye muhabbet ettim de mahlûkatı var ettim.”(1)
hadis-i kudsîsi ve
“Ben cinleri ve insanları bana ibadet etsinler (beni tanısınlar) diye yarattım.” (Zariyat, 51/56)

ayet-i kerimesi kati olarak bildiriyorlar ki, bütün âlemlerin yaratılmalarında esas hikmet Allah’ın bilinmesi ve tanınmasıdır. Bunu salih ameller takib eder ve onların meyveleri de ahirette ebedî bir saadet olur. O saadet âleminin yaratılmasında da temel maksat yine Allah’ın bilinmesi ve tanınmasıdır.

Bundan dolayıdır ki, âyet-i kerîmelerde hâkim unsur Allah’ın varlığına ve birliğine dair dersler vermek, bu hususlarda deliller getirmektir. Bunu âhirete dair âyetler takip eder. Üstad Hazretleri bu noktayı şöyle ifade etmiştir.

“Hazret-i Muhammed aleyhissalâtüvesselâmın risaletine delalet eden bütün mucizeleri ve bütün delail-i nübüvveti ve hakkaniyetinin bütün burhanları, birden hakikat-ı haşriyenin tahakkukuna şehadet ederek ispat ederler. Çünkü bu zatın bütün hayatında bütün davaları, vahdaniyetten sonra haşirde temerküz ediyor.”(2)

Ahirete imanın diğer iman rükünleriyle çok yakın alakası vardır. Zira Allah’a iman eden bir insan Rabbinin huzuruna ahirette çıkacaktır. Meleklere ve peygamberlere iman eden bir insan, bütün peygamberlerle ahirette görüşecek ve melekleri kabir hayatında ve ahirette yakinen tanıyacaktır.

Dipnotlar

1) Acluni, Keşfü'l-Hafa, II, 132.
2) Şualar, Dokuzuncu Şua, İkinci Nokta.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...