"Netice-i vahideyi tenâtüc eden usul-ü müteaddideyi cem ve zikretmektir." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Üçüncü Nokta: Netice-i vahideyi tenâtüc eden usul-ü müteaddideyi cem ve zikretmektir. Zira herbir aslın yüksek neticeyle kasten ve bizzat irtibatı olmazsa, lâakal bir derece ihtizaza ve inkişafa getirir..."(1)
Kur’an-ı Kerim, birbirinden farklı çok usul ve metotlarla elde edilen deliller ile tek bir neticeyi ispat etmiştir. Bu ispatı yaparken de netice ile delil arasında irtibatı sağlam olarak kuruyor ki, şüpheye mahal kalmasın.
Kur'an genellikle bir tek neticeyi oluşturmak için çok farklı deliller ve destekçiler kullanır. Mesela, Kur’an’ın en mühim neticelerinden olan tevhidi ve haşri ispat etmek için, müteaddid usul ve tarzları cem ve zikretmiştir.
Kur’an’ın en keskin mucizelerinden biri; her bir kelam ve delilin birbirine bakar bir yüzü ve birbirlerine kuvvet veren bir yardımlaşması ile asıl maksada hizmet etmesidir. Kur’anın getirmiş olduğu delil ve kayıtlar, birer dere ve ırmak; maksat ve netice ise havuz gibidir. Bütün kayıt ve deliller o havuzu besliyor. Bu da kelamın mucize kuvvetine ulaştığının bir göstergesidir. Buna misal olarak şu cümleleri gösteriyor Üstat:
"BİRİNCİ MAKSAT: Evet, kâinattaki nizam-ı ekmel, hem de hilkatteki hikmet-i tâmme, hem de âlemdeki adem-i abesiyet, hem de fıtrattaki adem-i israf, hem de cemî fünunla sabit olan istikrâ-i tâmm, hem de yevm ve sene gibi çok envâda olan birer nevi kıyamet-i mükerrere, hem de istidad-ı beşerin cevheri, hem de insanın lâyetenâhi olan âmâli, hem de Sâni-i Hakîmin rahmeti, hem de Resul-i Sadıkın lisanı, hem de Kur'ân-ı Mucizin beyanı, haşr-i cismânîye sadık şahitler ve hak ve hakikî burhanlardır."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Muhakemat, İkinci Makale (Unsuru'l-Belagat), Dokuzuncu Mesele.
(2) bk. age., Üçüncü Makale (Unsuru'l-Akide), Üçüncü Maksat.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (33. Bölüm).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü