"Madem vaad etmiş; yapacaktır. Halbuki, ifası ona çok rahat ve bize ve her şeye ve ona ve saltanatına pek çok lâzımdır." Burada Allah'a mecburiyet atfedilmiş olmuyor mu?
Değerli Kardeşimiz;
Allah nihayetsiz kudret sahibidir ve o nihayetsiz kudretin bir konuda âciz ve zayıf kalması mantıken mümkün değildir.
Haşir ve ahireti yaratmak -hâşâ- Allah için mecburî değildir, dilerse yaratmayabilir. Lakin haşir ve ahireti yaratacağını defalarca vaad etmişse, o zaman o vaadi yerine getirmek ilahî bir zarûret hâline gelir.
“Şüphesiz Allah vadinden dönmez.” (Âl-i İmran, 3/ 9)
Nitekim, Allah’ın isimlerinden birisi de Sâdiku'l-Vaadi'l-Emin’dir, yani O vaadinde ve sözünde emindir.
Üstadımız başta insanlar olmak üzere tüm varlıkların ahireti istemeleri hasebiyle ve bütün esmasının ebediyyen mahlukat üzerinde tecelli etmek istemesi hikmetiyle öldükten sonraki hayata kuvvetli muktaziler (gerektirici sebepler) olduğu için, yaratılacağını şöyle ifade eder:
"... Mümkün bir meselenin gayet kuvvetli bir muktazisi varsa, fâilin kudretinde noksaniyet yoksa, ona mümkün değil, belki vaki suretiyle bakılabilir."(1)
(1) bk. Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, İkinci Maksad.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah'ın güzel isimleri Onun güzel ahlakı hükmündedir. "Allah'ın ahlakıyla ahlaklanın, Hz. Peygamber'in sıfatıyla sıfatlanın." hadiside bu gerçeğe işaret ediyor. Ayrıca Allah'ın ahlakını en güzel tarif eden delil ve kaynak Kur'an ve hadislerdir.
Üstadımız bu hususu şu şekilde izah ediyor: Meselâ, nübüvvetin hayat-ı şahsiyedeki düsturî neticelerinden 1 تَخَلَّقُوا بِاَخْلاَقِ اللهِ kaidesiyle, “Ahlâk-ı İlâhiye ile muttasıf olup Cenâb-ı Hakka mütezellilâne teveccüh edip, acz, fakr, kusurunuzu bilipdergâhına abd olunuz” düsturu nerede? Felsefenin “Teşebbüh-ü bi’l-Vâcib insaniyetin gayet-i kemâlidir” kaidesiyle, “Vâcibü’l-Vücuda benzemeye çalışınız” hodfuruşâne düsturu nerede? Evet, nihayetsiz acz, zaaf, fakr, ihtiyaçla yoğrulmuş olan mahiyet-i insaniye nerede? Nihayetsiz Kadîr, Kavî, Ganî ve Müstağnî olan Vâcibü’l-Vücudun mahiyeti nerede? Otuzuncu Söz
1-bk. Mansur Ali Nâsıf, et-Tâc, 1:13 (Mukaddime); el-Cürcânî, et-Ta’rifât 1:564; İbni Kayyım el-Cevziyye, Medaricü’s-Salikin 3:241; el-Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn 4:306; el-Gazâlî, el-Maksadü’l-Ensâ s. 150; el-Bikaî, Masrau’t-Tasavvuf s. 240; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat 8:184; el-Hakîm et-Tirmizî, Nevâdiru’l-Usûl 2:284.