"Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlâsı kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır..." cümlelerini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"BİRİNCİSİ: Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlâsı kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kaçırır."
"Evet, hakikat ve âhiret için çalışanlara karşı bu millet bir hürmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-i ihlâslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hâcât-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup vakitlerini zayi etmemek için, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hürmet etmişler. Fakat bu muavenet ve menfaat istenilmez, belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla, lisan-ı hal ile dahi istenilmez. Belki ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlâsı zedelenir."(1)
Hayatını iman ve Kur’ân hizmetine vakfeden birisi, geçimini kazanmaya fırsatı ve vakti olmadığı için hamiyetperver insanlar zekât ve sadakaları ile onlara yardım ederler. Yalnız iman hizmetinde bulunanlar bu yardımları lisan-ı hal veya lisan-ı kallleri ile istemez ve talep etmezler. İstemeden ve talep etmeden verilirse, alınması ihlasa zarar vermez. Öyle ise tam bir ihlası kazanmak için maddî menfaat noktasından bir beklenti içinde olmamak lazımdır.
Diğer bir husus, iman ve Kur’ân hizmetinde bulunanlar çok olduğu için, sadaka ve zekât gibi maddî yardımlar noktasında nefislerde bir rekabet damarı ve menfi bir yarış başlayabilir. Bu da ihlası kırar, uhuvveti bozar ve ihtilafa sebep olur. Nefisteki bu mikrop kuvvet kesp ettikçe telafisi mümkün olmayan derin yaralar açılabilir. Bu bakımdan, iman ve Kur’ân hizmetinde bulunanlar, ihlas ile hareket etmeli, maddî beklentiden ve rekabetten uzak durmalıdır. Her zaman kardeşini nefsine tercih etmelidir ki, Allah’ın rızasını kazansın.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü