"Mesela, nasıl ki zaman oluyor, medeniyet-i beşeriye çarşısında ve hayat-ı içtimaiye-i insaniye dükkânında, bazı şeylerin verdiği müthiş neticeleri..." Bu paragrafı devamıyla açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Mesela, nasıl ki zaman oluyor, medeniyet-i beşeriye çarşısında ve hayat-ı içtimaiye-i insaniye dükkânında, bazı şeylerin verdiği müthiş neticeleri ve çirkin eserleri, zehr-i katil gibi, herkes onu satın almak değil, bütün kuvvetiyle ondan nefret edip kaçar. Ve bazı şeylerin ve manevi metaların verdikleri güzel neticeler ve kıymettar eserler, bir tiryak-ı nâfi ve bir pırlanta gibi, herkesin nazar-ı rağbetini kendine celb eder. Herkes elinden geldiği kadar onları satın almaya çalışır."
"Öyle de Asr-ı Saadette, hayat-ı içtimaiye-i insaniyenin çarşısında, kizb ve şer ve küfür gibi maddeler, şekavet-i ebediye gibi neticeleri ve Müseylime-i Kezzab gibi süflî maskaraları tevlit ettiğinden, secâyâ-yı âliye ve hubb-u maâlîye meftun olan sahabelerin, zehr-i katilden kaçar gibi ondan kaçmaları ve nefret etmeleri bedihîdir. Ve saadet-i ebediye gibi netice veren ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm gibi nurani meyveler gösteren, sıdk ve hakka ve imana en nafi bir tiryak, en kıymettar bir elmas gibi, o fıtratları safiye ve seciyeleri sâmiye olan sahabeler, bütün kuvvetleriyle ve hissiyat ve letâifleriyle onlara müşteri ve müştak olması zarurîdir."(1)
İnsanın fıtratında iyiye iyi, kötüye kötü deme, iyiliğe meyledip taraftar olma, kötülükten kaçınma hasiyetleri bulunuyor. Bu yüzden fıtratı bozulmamış, karakteri sağlam, seciyeleri yerinde insanlar içtimaî hayatta saygınlık kazanmış, öne çıkmış, baş tacı edilmiş; kötü, çirkin ve ahlaksızlara karşı ise bir nefret hissi taşır ve onlardan uzak dururlar. Yani fıtratı bozulmamış insanlar ellerinden geldiği kadar iyiyi, güzeli ve hayırlı şeyleri yapmaya çalışırlar.
Sahabeler fıtratı bozulmamış, karakteri sağlam, ulvi seciyelerle mücehhez olduğu için, sonsuz cehennemi ve Müseylime-i Kezzab gibi alçak maskaraları netice veren, küfür, şirk ve yalan gibi çirkin fiillere karşı müthiş bir nefret duymuş ve şiddetle karşı koymuşlardır. Bu yüzden sahabe asla ve kat’iyen yalana dolana, hileye başvurmaz.
Sahabeler yalandan ve şerlerden yılandan akrepten kaçındıkları gibi nasıl kaçınıyorlarsa, doğruluğun, iyiliğin ve hayrın en büyük misali en muazzam tablosu, en zirve misali olan Resul-i Ekrem efendimize de (asm) canları pahasına öylece yapışıyorlardı. Çünkü Resul-i Ekrem (asm) onlara ebedi saadeti, imanı, iyiliği, güzeli gösteriyordu. Bu yüzden fıtratları temiz ve seciyeleri sağlam olan sahabelerin, bütün kuvvetleriyle ve hissiyat ve letâifleriyle ebedî saadete, imana, iyiliğe ve güzele müşteri ve müştak olması zarurîdir.
Sahabenin en büyük avantajı, imanın ve bütün güzel ahlakın mücessem bir timsali olan Habib-i Kibriya’da (asm) görmeleri, küfrün, şirkin ve her türlü ahlaksızlığın en büyük misallerini de Mekke müşriklerini canlı canlı görüp değerlendirme fırsatlarına sahip olmalarıdır.
1) bk. Sözler, Yirmi Yedinci Söz'ün Zeyli.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü