Mugayyebat-ı Hamse hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Lokman Suresi'nin son ayeti, beş gaybî meseleyi ancak Allah'ın bildiğini haber verir. Bunlar:
- Kıyamet vakti,
- Yağmurun nüzulü,
- Rahimlerde ne olduğu,
- Kişinin yarın ne kazanacağı,
- Kişinin nerede öleceğidir.
Bu beş meseleden ikinci ve üçüncüye şöyle bir itiraz gelir. Derler ki: Rasathanelerde bir aletle, yağmurun iniş vakti keşfediliyor. Hem röntgen ışınlarıyla ve ultrason aletiyle ana rahmindeki ceninin erkek mi yoksa kız mı olduğu anlaşılıyor. Demek bunları biz de bilebiliriz.
Bediüzzaman Hazretleri, Lem'alar isimli eserinde, bu iki meseleyi şöyle izah ediyor:
"Yağmurun nüzulü, yağmurun iniş vakti bir kurala bağlı değildir. Doğrudan doğruya Allah'ın hususi isteğine bağlıdır ve rahmet hazinesinden hususi iradeye tabidir. Bunun bir hikmeti şudur ki: Kâinatta en mühim hakikat ve en kıymettar mahiyet, vücut, hayat, nur ve rahmettir. Bu dört şey perdesiz, vasıtasız, doğrudan doğruya, Allah'ın kudretine ve özel iradesine bakar."
"Diğer varlıklarda zahirî sebepler kudretin tasarrufuna perde oluyorlar. Muttarid kanunlar ve kaideler, bir derece irade ve meşiete hicab oluyor. Fakat vücut, hayat, nur ve rahmette, o perdeler konulmamış. Çünkü perdelerin sırr-ı hikmeti, o işte cereyan etmiyor. Madem vücutta en mühim hakikat rahmet ve hayattır. Yağmur hayata menşe ve rahmete medar, belki rahmetin kendisidir. Elbette vasıtalar perde olmayacak, kaide ve monotonluk dahi, Allah'ın hususi isteğini örtmeyecek. Ta ki, her vakit herkes, her şeyde şükür ve ubudiyete, sual ve duaya mecbur olsun. Eğer bir kaide dahilinde olsaydı, o kaideye güvenip, şükür ve rica kapısı kapanırdı."
"Güneş'in doğmasında ne kadar menfaatler olduğu malumdur. Hâlbuki muttarid bir kaideye tabi olduğundan, Güneş'in çıkması için dua edilmiyor ve çıkmasına dair şükür yapılmıyor. İnsanın bilgisi, o kaidenin yoluyla yarın Güneş'in çıkacağını bildiği için, gaybdan sayılmıyor. Fakat, yağmurun meydana gelmesinde gerekli olan şeyler, bir kaideye tabi olmadığı için, her vakit insanlar rica ve dua ile dergâh-ı İlahiye'ye ilticaya mecbur oluyorlar. İnsanın bilgisi, iniş vaktini tayin edemediği için, sırf rahmet hazinesinden özel bir nimet telakki edip, hakiki şükrediyorlar. İşte bu ayet, bu nokta-i nazardan yağmurun iniş vaktini mugayyebat-ı hamseye dâhil ediyor."
"Rasathanelerdeki aletle bir yağmurun ön habercilerini hissedip vaktini belirlemek, gaybı bilmek değil, gaybdan çıkıp şehadet âlemine yaklaşması vaktinde, bazı ön habercilerine ıttıla suretinde bilmektir."
"Nasıl en gizli gaybî şeyler meydana geldiğinde veya vukua yakın olduktan sonra, bir çeşit önseziyle bilinir. O, gaybı bilmek değil, belki o, mevcudu veya vücuda yaklaşanı bilmektir. Hatta ben kendi asabımda bir hassasiyet cihetiyle, yirmi dört saat evvel, gelecek yağmuru bazen hissediyorum. Demek yağmurun habercileri, öncüleri var. O öncüler rutubet nevinden kendini gösteriyor, arkasından yağmurun geldiğini bildiriyor. Bu hâl, aynen kaide gibi, insan bilgisinin gaybdan çıkıp daha şehadete girmeyen şeylere ulaşmasına bir vesile olur. Fakat, daha şehadet âlemine ayak basmayan ve özel irade ve rahmetten çıkmayan yağmurun iniş vaktini bilmek, her türlü gaybı bilen Allah'ın ilmine mahsustur."
"Yüz bin röntgen misal insan fikri birleşse, yine o çocuğun umum insan fertlerine karşı birer âlamet-i farikası bulunan, yalnız yüzünün simasını keşfedemez. Nerde kaldı ki, yüz simasından yüz defa harika olan, kabiliyetindeki manevi simayı keşfedebilsin." (Lem'alar, On Altıncı Lem'a.)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
mugayyebatı hamse de yağmurun ne zaman geleceği meçhul olduğu halde bağzı ülkeler bulutlara elekto şok veya yağmur bombası vs maddi bir tarzda yağmur yağma durumu yokken insan müdahalesiyle yağdırılıyor bu insanın yağmura ıttıla ı olması daha ilerisi ihtiyarıyla yağması manasını mugayyebatı hamseye ters değilmi üstad yağmadan önceki belirtilerini gaybden çıkmıştır diye izah ediyor fakat üstteki mesele nasıl anlaşılacak
Doğal yağmurun ne zaman yağacağı konusu ile suni yollarla elde edilen yağmurun ne zaman yağacağı konusu çok farklıdır. Doğal yağmurun ne zaman yağacağı gaybidir ve yer yüzünde esas olan bu yağmur şeklidir.
Suni yağmur ise insan oğlunun bilimsel çalışması ile ve suni yöntemlerle elde edilen sınırlı ve cüzi bir yağmur şeklidir. Ve adetullah çerçevesi içinde bu tarz müdahaleler ayetin manası ile çelişmiyor.
Allah insanın maddi ve manevi terakki edebilmesi için bir takım imkanları adetullah açısından mümkün kılmıştır. İnsan bu imkanlara bakarak yaratmaya müdahale edebileceği zannına kapılması büyük bir dalalet olur.
Yağmurun perdesiz gönderilmesi ile güneşin doğmasının bir kaideye bağlı olmamasını izah eder misiniz? Neden güneş için dua etmiyoruz da yağmur için ediyoruz? Bir de yağmur sebebi ile gelen sel, zahmete dönebiliyor?..
Şayet her nimet, yağmurda olduğu gibi kaideye bağlı olmadan direkt meşiet-i İlahiyeye bağlı olup gayr-nizami bir şekilde gelse idi, bu insanlar açısından çok zor ve meşakkatli olurdu. Allah, rahmet ve kereminden büyük ve aralıksız nimetlerini bir kaideye bağlı kılarak insanları sıkıntıya sokmamıştır.
Mesela hava, güneş gibi nimetler yağmurda olduğu gibi gayr-ı nizami olsa idi, o zaman hava almak ısınmak ve aydınlanmak insan için çile olacaktı. Bu yüzden büyük ve aralıksız nimetleri Allah bir kaideye tabi kılarak insana konforlu bir hayat vermiştir. Bu da ayrı bir şükür konusudur, ama biz insanlar bu nimeti ünsiyet ve ülfet belasından dolayı düşünemiyorlar.
Yağmur, hava ve güneşe göre biraz daha esnek, biraz daha seyrek bir nimettir. Bu yüzden meşiet-i İlahiyeye bağlı kılınmasında bir mahzur bulunmuyor. Bir de rızık yağmura bağlandığı için insanların Allah’ı hissetmesinde yağmur daha önemli bir unsur hâline geliyor. Yani yağmurun önemi şükre kapı açarken, esnek ve seyrek bir ihtiyaç olması da insanı hava ve güneşte olduğu gibi biçare bırakmayacak bir dengededir. Öyle ise yağmuru, diğer büyük ve sıklıkla gerekli olan nimetlerle mukayese etmek dar bir bakış açısı olur.
Yağmurdan hasıl olan sel, yağmurun sayısız faydası yanında çok küçük bir şer olarak kalır. Hatta insan tedbirini alırsa, bu küçük şer de olmaz. Dolayısıyla selin, yağmurun rahmet unvanına zarar vermesi mümkün değildir. Dere ağzına ev yapanın itirazı ahmakça bir itirazdır...