"Müstevî veya kürevî olduğunda tereddüdüm vardır... Âyetteki satıh demesi, kürevî olmadığına delalet etmiyor." Dünyanın yuvarlak olduğu nasıl ispat edilmiş?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Dünyanın yuvarlak olduğu Risalelerin çok yerlerinde izah edilmektedir. Ayrıca, Üstadımız'ın daima üzerinde yaşadığımız dünyaya, "Küre-i arz" demesi de çok manidardır. Yani Arz küresi, yuvarlak demektir. Ayrıca On Dördüncü Şua ile Muhakemat adlı eserlerinde de bu konuya dair izahlar vardır:

"Sual: Küre-i arzın kürevî olduğuna dair bir âyet var mı ve hangi sûrededir? Müstevî veya kürevî olduğundan tereddüdüm vardır. Her hükûmetin bulunduğu arazi deniz ortasındadır. Bu denizlerin etrafını muhafazakâr neler var? Lütfen beyanını rica eder, ellerinizden öperim. (Emirdağlı Ali Hoca)"

"Risale-i Nur bu çeşit mesâili halletmiş. Küreviyet-i arz, ulema-i İslâmca kabul edilmiş; dine muhalefeti yok. âyetteki satıh demesi, kürevî olmadığına delâlet etmiyor. Müçtehidlerce, 'istikbâl-i kıble' namazda şart olması ve şart ise bütün erkânda bulunması sırrıyla, secde ve rükûda istikbal-i kıble lâzım geliyor. Bu ise, yerin, zeminin küreviyetiyle ve şer'an kıble Kâbe-i Mükerremenin üstü tâ Arşa kadar ve altı ferşe kadar bir amûd-u nuranî olması, küreviyetle istikbal-i erkânda bulunabilir." (1)

Suali soran zat, kendi birtakım coğrafi vehim ve yanlış telakkileri yüzünden, dünyanın kürevi oluşu hususunda aklında bir takım şüpheler oluşmuş. Ayrıca bazı ayetlerin yeryüzünü satıh, yani düz bir hat şeklinde tasvir etmesi bu tereddüdü ziyadeleştirmiş.

Üstad Hazretleri de bu tereddüdün yersiz ve yanlış olduğunu ve dünyanın kürevi olduğunun İslam âlimleri arasında muhkem bir mesele olduğuna vurgu yapıyor.

"Birinci Mesele: Senin munsıf olan zihnine malûmdur ki: Küreviyet-i arz ve yerin yuvarlaklığına, muhakkikîn-i İslâm - eğerçi ittifak-ı sükûtuyla olsa - ittifak etmişlerdir. Eğer bir şüphen varsa, Makasıd ve Mevafık'a git. Maksada vukuf ve ıttıla peyda edeceksin ve göreceksin: Sa'd ve Seyyid, top gibi küreyi ellerinde tutmuşlar, her tarafına temaşa ediyorlar."

"Eğer o kapı sana açılamadı; Mefatîhü'l-Gayb olan, İmam-ı Râzî'nin geniş olan tefsirine gir ve serir-i tedriste o dâhî imamın halka-i dersinde otur, dersini dinle."

"Eğer onunla mutmain olamadın; arzı, küreviyet kabına sığıştıramadın. İbrahim Hakkı'nın arkasına düş, Hüccetü'l-İslâm olan İmam-ı Gazâlî'nin yanına git, fetva iste. De ki:"


"Küreviyette müşâhhat (anlaşmazlık) var mıdır?" Elbette diyecek: 'Kabul etmezsen müşâhhat vardır.' Zira, tâ zamanından beri şöyle bir fetva göndermiş: 'Kim küreviyet-i arz gibi bürhan-ı kat'iyle sabit olan bir emri, dine himayet bahanesiyle inkâr ve reddetse, dine cinayet-i azîm etmiş olur. Zira bu sadakat değil, hıyanettir.'"

"Eğer ümmîsin, fetvayı okuyamıyorsun; bizim hem asrımız ve fikren biraderimiz olan Hüseyn-i Cisrî'nin sözünü dinle. Zira, yüksek sesle münkir-i küreviyeti tehdit ettiği gibi, hakikat kuvvetiyle pervasız olarak der: 'Kim dine istinadla, himayet yolunda müdevveriyet-i arzı inkâr ederse, sadîk-ı ahmaktır, adüvv-ü şedidden daha ziyade zarar vermiş olur.'"

"Eğer bu yüksek sesle senin yatmış olan fikr-i hakikatin uykudan kalkmadıysa ve gözün de açılamadı; İbn-i Hümam ve Fahrü'l-İslâm gibi zatların ellerini tut, İmam-ı Şafiî'ye git, istiftâ et. De ki:"

"'Şeriatta vardır: Bir vakitte beş vaktin namazı kılınır. Hem de bir kavim vardır, yatsı namazlarının vakti bazı vakitte yoktur. Hem de bir kavim vardır, güneş çok günlerde gurub ve çok gecelerde tulû etmez. Nasıl oruç tutacaklar?'"

"Hem de istifsar et ki: 'Şartın târif-i şer'îsi olan, sair erkâna mukarin olan şeydir. Nasıl namazda şart olan istikbal-i kıbleye intibak eder? Halbuki, yalnız kıyam ve yarı kuudda mukarenet vardır.'"
(2)

Burada, ibadetin sahih olma şartlarının arasında yer alan kıbleye yönelmek ve bu yönelmede yönlerin açıları ve muhtelif durumlarını fıkıh âlimleri değerlendirmeye tabi tutmuşlardır. Bu yönler ve açılar da dünyanın yuvarlaklığı ile ilgili olunca, o zaman bu yuvarlaklığa göre hesap edip fetva vermişler. Bu da o zamanlar o zatların dünyanın yuvarlaklığını bildiklerini gösteriyor.

Kâbe’nin üstü ve altını nuranî bir sütun olarak tarif edip, ta arşa, ta kürenin altına kadar indirip, geniş bir kıble belirlemişler. Bugün faraza ayda namaz kılınsa, ona bile fetva vermişler, ta o zamanlardan. Bütün bu fıkhi meselelerin halli, dünyanın yuvarlaklığına ve meridyenlerin konumuna bağlıdır ki, bu da o konulara vakıf olmaktan geçer.

Dipnotlar:

(1) bk. Şualar, On Altıncı Mektup.
(2) bk. Muhakemat, Birinci Makale.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 11.212
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

niran

Muhakemattaki bu derin fakat mükemmel ispatın kanaatımca biraz izahı olsaydı mükemmel bir cevap olurdu. Sadece suali soran kardeşimize değil, tüm siteye girenlere hitap ettiğinden derin hakikatler, hele Muhakemat gibi eserlerden verilen cevaplar, mümkünse izah edilse güzel olur. Allah sizden Razı olsun. Ettiğiniz hizmet küllidir. Rabbim idrak ettirsin.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Mehmet Selim)

Üstadımızın Muhakemat eserindeki Küremizin yuvarlak olması ile ilgili beyanatının kısa bir izahını yapmaya çalışalım.
Üstadımız burada bir muhatab tutup, ona cevap veriyor. şöyle sesleniyor: Senin insaflı aklına malumdurki, alimlerimizin bazıları ifadelerini yazmak ve belirtmek suretiyle bazıları ise, sükut etmek ve susmak cihetiyle ittifak etmişlerdir. Şayet bu söylenende şüphen varsa, Sa'dı Taftazani ve Seyyid Şerif Cürcani hazretlerinin eserleri olan Makasıd ve Mevakıf eserlerine müracaat et. Onlar dünyanın yuvarlak olduğunu ifade ediyorlar.
Fahreddin-i Razi hazretlerinin eseri olan Mefatihul Gayb eserinde de aynı durum var. İbrahim Hakkı hazretlerinin ve Hüccet-ül İslam İmam-ı Gazali hazretleri de aynı fikirde olduğuda meşhurdur. Mesela, İmam-ı Gazali hazretlerine, Dünyanın yuvarlak olduğuna dair tartışma veya itiraz olup olmadığını soracak olursak, O büyük imamdan şöyle bir fetva alırız: " kim dünyanın yuvarlak olduğunu din namına inkâr etse, dine hiyanet etmiş olur"
Ayrıca asrımız alimlerinden Hüseyin-i Cisri hazretleri de, dünyanın yuvarlak olduğunu din namına inkâr edenin, sadık ahmak ve şedid bir din düşmanı olduğunu haykırır.
İmam-ı Şafii hazretleri, "Dünyada bir vakitte beş vaktin namazı kılınır" demekle dünayanın yuvarlak olduğunu da ifade etmiş olmaktadır. Ayrıca namazın tüm rükünlerinde, kıbleye dönmek farzdır. Bu nedenle rüku ve sücudda da insanların kıbleye dönmeleri, ancak dünyanın yuvarlak olması ile mümkündür.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
niran

Teşekkürler. Böyle bir izah, kanaatımca daha güzel oldu.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
sami
İmam-ı Şafiî'ye git, istiftâ et. De ki: "Şeriatta vardır: Bir vakitte beş vaktin namazı kılınır. Hem de bir kavim vardır, yatsı namazlarının vakti bazı vakitte yoktur. Hem de bir kavim vardır, güneş çok günlerde gurub ve çok gecelerde tulû etmez. Nasıl oruç tutacaklar?" Evet Güneşin bazı yerlerde hiç batmaması veya uzun süre doğmaması yine Dünyanın yuvarlaklığı ile olur. Fıkıhta bunlar tartışıldığından ve bunlarla ilgili hükümler verildiğinden Müçtehitler dünyanın yuvarlaklığını kabul etmişlerdir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Lazgin
İmamı Gazali hazretlerinin yukarıdaki ifadeleri hangi eserinde geçiyor söyleyebilir misiniz?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Kitabın ismi: Tehâfüt-ül-Felâsife
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Lazgin

İmam Gazzâlî'nin konu ile ilgili sözleri: "Felsefenin kabul ettiği prensiplerin bir kısmı İslâm dininin temel esasları ile çelişmez. Meselâ diyorlar: Ay'ın tutulması olayı, arzın güneşle ay arasına girmesiyle ay ışığının görünmemesinden ibarettir. Çünkü ay, ışığını güneşten alır. Arz ise yuvarlaktır ve gök her taraftan onu çevrelemiştir. Matematik hesaplarla isbatlanmış bu çeşit gerçekleri din namına inkâr etmek dine karşı bir cinâyettir. Metotsuz bir tarzda dini savunanların zararları, metotlu bir şekilde dine hücum edenlerin zararından daha fazladır. Darb-ı meselde denildiği gibi: Akıllı düşman, ahmak dosttan daha iyidir."(-el-Gazzâli, Tehâfutu'l-Felâsife, 80.)

Fahreddin Râzî'nin konu ile ilgili sözleri ise: "Bazı kimselere göre, yerküresinin yayılmış olarak sergilenmesi, onun küre şeklinde olmamasını gerektirir. Bu yanlış bir düşüncedir. Çünkü yuvarlak bir cisim büyük olduğu takdirde, bir sergi gibi üzerinde yaşanmaya müsait olur. Nitekim yerin (yuvarlağımsı) direkleri hükmünde olan dağların üzerinde de mükemmel bir şekilde durulabilmekte ve yaşanabilmektedir. Dünyanın konumu bundan daha uygundur." (-er-Râzî, II/104)

Seyyid Şerif Cürcânî: Cürcânî bu konu üzerinde uzun uzadıya durmuş, kâinatta yuvarlaklığın bir kânun gibi göründüğünü, bundan yerküresinin istisna edilemeyeceğini vurgulamış ve ilgili âyetleri bu çerçevede değerlendirmiştir. (el-Cürcânî, S. Şerif, Şerhu'l-Mevakıf, II/441- 442.)

İbrahim Hakkı'nın sözleri ise şöyledir: " Eğer fennin bu görüşü şeriate aykırı sanılırsa, bu husustaki endişenin atılıp kalbe tam inanışın yerleşmesi için İmam-ı Gazzâlî'nin Tehâfütü'l-Felâsife adlı eserinde Arapça yazdıklarını aynen Türkçeye çevirip buraya yazdım. Ayın tutulması olayı, arzın güneşle ay arasına girmekle ay ışığının görünmemesinden ibarettir. Çünkü ay, ışığını güneşten alır. Arz ise yuvarlaktır ve gök her taraftan onu çevrelemiştir." (İbrahim Hakkı, Hasankaleli, Marifetnâme)

 Hüseyin Cisri'nin konu ile ilgili olarak " İslâm milletinin en büyük âlimi olan Fahreddin-i Râzî gibi pek çok kimseler yerin küre şeklinde olduğunu kabul etmişlerdir." diyor ve daha sonra şunları ekliyor: "Daima böyledir. Ahmak dost, çok cahilliği ve az aklı sebebiyle akıllı düşmanlardan daha çok zararlara sebep olur."(Hüseyin, el-Cisrî, Risale-i Hamidiye (trc. Manastırlı İsmail Hakkı, sadeleştiren: Ahmet Gül), 366-377.)

 

 

Cevaplar.org  sitesinden alıntı

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Adem68474

Kürei arzın kürevi olduğuna dair hangi ayettir.Satıh manası hangi ayette geçiyor İZAH EDERMİSİNİZ 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

“O, gökleri ve yeri hak ile yarattı, geceyi gündüzün üstüne sarıyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıyor.” (Zümer, 5)

Arap dilinin üstatlarından Zemahşerî bu ayetin tefsirinde “yükevviru” (sarıyor) fiili için Arapların bu fiili başlarına sarıklarını sararken kullandığını ifade eder. Ez-Zemahşerî, el-Keşşâf an Hakâiki Gavâmidi’t-Tenzîl, Dâru’l-Kütübi’l-Arabî, Beyrut, Baskı: 3, IV/112.

Zaten “yükevviru” fiili küre mastarından gelir ve yuvarlak cisimleri dolamak için kullanılır. Dolayısıyla bu ayette dünyanın şeklinin küre olduğuna dair işaret mevcuttur.

Dünyanın yuvarlak olduğunu haber veren diğer ayetler:

“Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin kuturlarından geçmeye gücünüz yetiyorsa haydi çıkın. Çıkamazsınız, ancak bir imkan ile çıkabilirsiniz.”(Rahman, 55/33)

Ayetteki ‘kuturlar’ tabiri bilindiği gibi çaplar demektir. Çap, yuvarlak bir şekil olduğuna göre, hem göklerin, hem dünyanın yuvarlak olduğu anlaşılır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...