"Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil,.. Hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Yahudiler tarihte, hep meskensiz ve memleketsiz, diğer milletlere bir sığıntı olarak yaşamışlardır.
Yahudiler bir kaç defa samimi olmalarına mükâfat olarak devlet ve memleket nimetini kazanmışlardır. Bunlardan birisi Hazret-i Davut ve Hz. Süleyman (as) zamanında olmuştur. Şimdiki İsrail ne kadar batıl ve zalim de olsa, bulunduğu bölgede bir samimiyet damarları var. Karşısında olan Filistin halkında da bir samimiyetsizlik damarı vardır. Allah batıl da olsa samimiyeti mükâfatsız bırakmadığı gibi, hak ve doğru yolda da olsa samimiyetsizliği de cezasız bırakmıyor.
Bu yüzden, bugünkü İsrail devletinin koca Arap toplumuna galip gelmesi ve bir parça dünya siyasetini elinde bulundurmasının sebebi, batıl dinlerine ve geçmiş peygamberlere milliyet damarı ile samimi sarılmalarındandır.
Arap toplumunun mağlup olması ise, geçmişine yakışır bir samimiyet ile dine ve İslam’a yeterince sarılmamasındandır. Yoksa Üstad'ın dediği gibi, tarihte Yahudiler hep zillet ve sefalet içinde yaşamışlardır. Hatta yakın tarihimiz olan Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda çok şiddetli tokatlar yemişlerdir.
Tarih boyunca Yahudi milleti, hile, fitne, haset ve hırsları yüzünden hiçbir millet tarafından sevilmemiş, hep horlanmış ve kovulmuşlardır. II. Murad zamanında Fransa’dan kovulan Yahudiler ile 1492`de İspanya’dan kaçan binlerce Yahudi Osmanlılara sığınmışlardı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında sadece İstanbul`da kırk bin civarında Yahudi vardı.
Bugün İsrail'de yanlış ve batıl da olsa Tevrat şeriatı yaşanırken, Filistin'de ise, dinsizlik akımının tesirinde olan solcu örgütler hâkimdir. Bu da taşların yerinden oynamasına kâfi bir sebeptir. Bu yüzden kader, İsrail’i Araplara karşı geçici olarak galip getiriyor, ne zaman Müslümanlar Kur'an ve sünnete sarılır, batıl ve bid'at yolları terk ederse, o zaman İsrail’in işi biter, denilmek isteniyor.
Bugün Filistinli kardeşlerimiz davalarında haklıdırlar ancak, güçleri olmadığından mazlum ve mağdur durumdadırlar. Ayrıca maalesef Müslümanlarda da kardeşlik şuuru yeterince gelişmediği için, kardeş desteğinden de mahrumdurlar. Bu zilletten kurtulmanın çaresi, iman ve aklın gereği olan birlik ve beraberliği esas alıp, Cenab-ı Hakk’ın “kuvvet hazırlayın” emrini yerine getirmektir. Kur’an’ın bu emrine uymayan Müslümanlar, şefkat ve merhametten yoksun, canavarlaşmış bir avuç Yahudi’ye mağlup olmaktadırlar. Başka bir ifadeyle kâfirin attığı bomba, Müslüman’ın attığı taşa galip gelmektedir. Müslümanlar şuurlanmadıkça, bu durum böyle devam edecek, söz hep kuvvetlinin olacaktır. Unutmayalım ki, “Küfür devam eder, ama zulüm devam etmez.”
Hissi milli ve dini, İsrail’in dinine olan taassubu ve samimane sarılmaları anlamına geliyor. Bütün İsrail oğullarına gönderilmiş peygamberlerin kabri Filistin topraklarında olması, İsrail’in Filistin’e göz dikmesine ve bu topraklarına el koymalarına sebep oluyor. Bu hissiyatlarında bir parça samimiyet geçici olarak onları muvaffak yapıyor. Tabi onların muvaffakiyetinde Müslümanların samimiyetsizliği de mühim bir sebeptir.
"Samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz."
Kâinattaki sünnetullah kanunları bunu gerektirir. Ateş herkesin elini yaktığı gibi, sabır da herkesi zafere erdirir. Hak ya da batıl davasına canı gönülden inanıp samimi hareket edenlerin muvaffak olmaları sünnetullah kanunudur. Sabreden zafere ulaşır, eken biçer, çalışan kazanır, tembellik eden sefil yaşar.
Beşeriyetin maddî ve manevî saadet ve terakkisini temin edecek en mühim sebep çalışma ve gayrettir. Tembelliğin İslâm’da asla yeri yoktur. İnsanın ruhen terakkisi iman ve irfan iledir. Ahiret hayatının saadeti ve rahatı hayır ve hasenatla mümkün olacağı gibi, dünya hayatının da huzur ve refah içinde geçmesi sa’y ve gayretle mümkündür.
Bir tarafta yanlış da olsa, din namına hareket eden İsrail, diğer tarafta Marksizm ideoloji ile hareket eden sol örgütlenmeler. Bu örgütlenmeler dinsiz oldukları için elbette batılda olsa ehlikitap olan İsrail'den aşağıdadır. Bu yıllarca böyle sürüp gelmiştir.
Filistin'deki Beka Kampı Marksist felsefenin dünyaya ve İslam âlemine yayılan bir üssü gibidir. Filistin'de hâkim güç bu sol akımlar olunca, İsrail’in karşısından pek bir varlık gösteremediler ve gösteremezler de.
Filistin ne zaman Kur’an’a sarılıp, İslam’ın ulvî hakikatlerini hayatlarına mal eder, maddî bakımdan terakki ederlerse, o zaman İsrail’e karşı galip gelirler. Yoksa şu halimizle onlarla baş etmemiz pek mümkün görünmüyor. Nitekim Filistin'deki bir takım İslami yapılanmalar yavaş yavaş kendini hissettiriyor ve hatta İsrail’e zorlu anlar yaşatabiliyor. Ama bu yeterli değildir. İslam âlemi yekvücut olsa ve Kur’an’a sımsıkı sarılsa, değil İsrail, bütün dünya karşısında duramaz. Öyle ise çare, İslam ve Kur’an’a sarılmaktadır.
Netice olarak; kaderin İsrail’e tokat atmamasının sebebi, onların milli ve dini bir gayret ile samimi bir şekilde dinleri namına hareket etmeleri; İslam âleminin yeterince Kur’an’a sarılmamaları, birlik ve beraberliği sağlayamamaları ve sol akımların tesiri ile hareket etmeleridir. Ne zaman durum aksine dönerse, o zaman şiddetli bir tokat gelecektir. Demek kaderin tokadı bizim ıslah olmamızı bekliyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri burada Filistinlilerin değil Yahudilerin dini hislerle hareket ederek Filistinlilere galebe çaldığını ifade etmektedir. Filistinliler dini hislerle hareket ederek Yahudilerle mücadele etmiş olsalardı kesinlikle Yahudilere galip gelirlerdi. Çünkü Peygamberimiz (asm) 40 sahabesi ile dünyanın 40 devletine meydan okuyup 40 sene içinde o zamanın en güçlü devletleri olan Bizans ve İran’a galip gelmiş, İran’ın bin yıllık saltanatını ve dinlerini yerle bir etmiş ve Bizansın Mısır, Kıbrıs ve Suriye ve Anadolu vilayetlerini ele geçirmiş, İstanbul’u kuşatacak kadar Bizansı köşeye sıkıştırmıştır.
Filistinliler öncelikle Sosyalizmi esas alarak İslam’ı sosyalizme alet etmeye çalışmışlardır. Türkiye’deki dinsiz anarşistler dahi 1971 öncesi Filistin kamplarında eğitim görerek Türkiye’de terör estirmişlerdir.
Günümüzde de Filistin Örgütü (FKT) terörü bırakarak Yaser ARAFAT tarafından Siyaset ve Diplomasiye yönelince Filistin bir devlet olarak tanındı. Ancak gerek İhvan-ı Müslimin, gerekse HAMAS, EL-FETİH, Filistin Halk Mücadele Cephesi, Filistin Kurtuluş Cephesi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, İzzettin El-Kassam Tugayları, El-Fetih Örgütü ve dışarıdan gelen Hizbullah Örgütü gibi örgütler dini siyasetlerine ve kendi emellerine alet ederek dinin amacı dışına çıktıkları için Allah onları İsrail gibi 3 milyonluk bir devlet eliyle 300 milyon Müslümanı tokatlıyor... Şimdi de IŞID denen bir Terör Örgütü “Şeriat Devleti” adını verdiği zorba ve Müslümanları öldüren ve “İsrail Teröre bulaşmadığı için onlarla problemimiz yok!” diyen bir örgüt liderinin emrinde İslamî hak ve hürriyetleri din adına kısıtlayan ve kendisi gibi düşünmeyenleri öldürmeyi mübah sayan bir örgüt dini kullanıyor. Müslümanlar da onları destekliyorsa o zaman Allah onlarla müslümanları tokatlar ve onlar da zulümlerinin sonucu olarak bir başka zalim tarafından cezalandırılır. Müslüman kafir olmaz ama zalim olur. Allah Müntakimdir. Zalimin eliyle bir zalimi cezalandırır o zalimi de bir başka zalime teslim eder. Allah’ın intikamı işte böyledir.
Ne zaman Filistindeki örgütler ve onlara destek olanlar Bediüzzaman’ın İman ve Kur’an Hizmetini esas alır ve silahı bırakıp “Manevi Cihad”a yönelirse o zaman müslümanların birliği sağlanır ve İsrail de bir anda gücünü kaybeder ve yok olur gider.
Burada İsrail’in İslam âlemine, husussen de Arap dünyasına karşı galip gelmesinin hikmetleri ve sebepleri izah ediliyor. Şayet bu hikmet ve sebepler ortadan kalkarsa, beş milyonluk İsrail devletinin İslam ve Arap dünyası karşısında hiç şansı kalmaz, kısa süre içinde yerle bir olurdu, deniliyor.
****AYASOFYA VE KUDÜS / MESCİDİ-AKSA**(BİRAZ SİYASİ DOKUNDURMASI DA var ,AMA durumu özetlemenin başka yolunu da bulamadım)
Bir yandan OSMANLI TORUNUYUZ diyeceksiniz,Osmanlı OCAKLARI açacaksınız, FATİH'İN İstanbulu fetih ettiği yaştasın diye MARŞLAR söyleyeceksiniz, , diğer yanda FATİH'İN en büyük emaneti AYASOFYA söz konusu olunca ses çıkarmayacak- Yutkunup duracaksınız . KUDÜS için ÇIĞLIK atanlar, AYASOFYA'nın --Milletimizin gönlünde YILLARDIR TÜTERKEN-- Orasını burasını kurcalamaktan öte NİÇİN bir şey YAPMAZLAR?
...Yok tek minareden ezan okundu,yok şu bölümde namaz kılındı.. AMA resmen TÜM AYASOFYA İÇİN Bir BAKANLAR KURULU KARARI henüz çıkarılmadı.....
...
...KUDÜS' teki SÜLEYMAN MABEDİ/ Mescidi AKSA KUR'AN'IMIZDA .İSRA SURESİ .Ayet.1 'de geçer=/// Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız MESCİDİ AKSA'YA götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.///
..TİN SURESİ'nin ilk Ayetlerinde geçen ZEYTİN VE İNCİR 'in KUDÜS bölgesine işaret ettiği tefsirlerde yer alır.
...
...ALLAH'IN son Elçisi sav ; “Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke’deki Mescidu’l-Haram’a, Medine’deki benim bu mescidime ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya.” buyurmuştur.
...
Şimdi KUDÜS'UN tarihine bir göz atalım. Kudüs' ü ilk kuranlar m.ö. 3000 li yıllarda SAMİ IRKINDAN Kenaniler dir.
KUDÜS Hz.DAVUT'un m.ö. 1000 li yıllarda ki krallığından m.s.70 li yıllara kadar İSRAİL OĞULLARININ hem dini hem de Siyasi başkenti olmuştur. Çoğunlukla çevredeki güçlü DEVLETLERE tabi şekilde varlığını devam ettirmiş, Bir çok istila ve yıkımlar yaşamıştır.Son yıkım m.s. 70 li yıllarda yaşanmış,SÜLEYMAN MABEDİ DE neredeyse yerle bir edilmiş TÜM yahudiler akdeniz havzasına, ROMALILAR tarafından SÜRGÜNE GÖNDERİLMİŞTİR. DOĞU ROMANIN hakimiyetinde iken 635 yıllarında Müslüman ARAPLARIN eline geçmiştir. MÜSLÜMANLAR Süleyman Mabedinin olduğu yere İKİ MESCİD inşa etmişlerdir.Biri ALTIN kubbeli KUBBETÜS SAHRA cami diğeri de KIBLE MESCİDİ denilen MESCİDİ AKSA cami. KUDÜS ve çevresi;
1070 yılında Selçuklu,1099 DA Haçlı,1187 de EYYUBİLER, 1260 ta MEMLUKLÜ,1517 de Osmanlı, Hakimiyetlerinden sonra 1917 de ise İNGİLİZ hakimiyetinde yarı özerk bir statüye kavuşturulmuş,1948'E kadar YAHUDİLER KUDÜS ve çevresinden mümkün olduğunca çok TOPRAK satın almışlardır.
...
1948 de kurulan ve BATI KUDÜSÜ ele geçiren israil ,1967 savaşında da Doğu KUDÜS'Ü işgal etmiştir. Ancak bu İŞGAL bir çok DÜNYA ülkesi tarafından tanınmamıştır.
...
...KUDÜS VE FİLİSTİN bölgesi Bir çok PEYGAMBERE ev sahipliği yapmıştır.
...
...İBRAHİM,YAKUP,YUSUF,MUSA,HARUN,YUŞA ,DAVUT, SÜLEYMAN, ZÜLKİFL, ELYESA,DANYAL, ÜZEYİR,ZEKERİYA, YAHYA, İSA peygamberler çok bilinenlerdir. İSA peygamberin vaaz verdiği ZEYTİN DAĞI ve Hristiyanlarca Çarmıha gerildiğine İNANILAN TEPE KUDÜS bölgesindedir.
... Kudüs'teki SÜLEYMAN MABEDİ ,yeryüzünde ALLAH için İNŞA EDİLEN ikinci BÜYÜK İBADETHANEDİR. Birincisi KABE, ÜÇÜNCÜSÜ ise Medine de ki MESCİDİ NEBEVİ dir.
...
...KUDÜS teki MABET MÜSLÜMANLARIN İLK Kıblesiydi. KABE de PUTLAR olduğu için MEKKE döneminde Müslümanlara namaz kılarken MESCİDİ AKSA/Kudüse dönmeleri emredilmişti. Hicretten sonra ;MEDİNE'deki Yahudiler bir KIBLELERİ bile yok, BİZİM Mabedimize dönüyorlar diye alay edince, Namazda KABEYE dönülmesini emreden AYETLER vahiy edilmiştir.
..
...BAKARA.144=Biz, senin , yüzünü SEMAYA çevirdiğini görüyorduk. Artık mutlaka seni razı olacağın kıbleye döndüreceğiz. Bundan sonra yüzünü MESCİDİ HARAMA çevir. Ve siz nerede olursanız yüzlerinizi o yöne çevirin. Ve muhakkak ki kendilerine kitap verilenler, bunun Rab’lerinden bir hak olduğunu elbette bilirler.
...BAKARA.149=Nereden yola çıkarsan (namazda) yüzünü Mescid’i Haram tarafına çevir. Bu yöneliş Rab’binden gelen bir gerçektir.
..BİN ÜÇYIL Boyunca İSLAM HAKİMİYETİNDE kalan KUDÜS bu sürede tam bir BARIŞ şehri olmuştur.HAÇLILAR 1099 da KUDÜSÜ elegeçirdiklerinde 70 BİN İNSANI öldürmüşler şehirde canlı KEDİ BİLE BIRAKMAMIŞLAR, Müslümanların kanları AVLULARDA göl olmuş PAPAYA yazdıkları mektuplarda bununla öğünmüşlerdir.
...ÜÇ İNANCIN DA ortak şehri olan bir adı da JARÜS-SELAM olan KUDÜS maalesef ,İSRAİL' İN radikal kararları ve ZALİMLİKLERİ yüzünden SELAM şehri değil ZULÜM şehri haline gelmiştir.
..
..Aslında, İSRAİL'in KUDÜS'Ü BAŞKENT yapmak istemesi anlaşılır bir şeydir. Zira Kendi tarihlerinin çok önemli bir PARÇASIDIR. Bizim PEYGAMBER olarak bildiğimiz MÜBAREK şahsiyetler onlar için SEÇİLMİŞ REHBER kişilerdir ve hep o bölgede yaşamışlardır.KUDÜS Arzularından Vazgeçmeleri mümkün değildir. Biz KABE den vazgeçebilirmiyiz ?
.... Ancak ÜÇ DİNİN inanç SAHİPLERİNCE, KUTSAL Sayılan,Değer verilen bölgelere ÖZERK STATÜ verilerek ortak bir çözüm üretilmek şartı ile. 7,5 Milyar insanın yaşadığı DÜNYAMIZDA ortak değer ve Yerlere TEK BAŞINA SAHİP ÇIKMAK ve başkalarını öteleştirme politikaları SADECE SAVAŞ VE ÖLÜM getirir. Zaten de öyle olmaktadır.
...İşte bu nokta da MÜSLÜMAN ülkelerin de HATALARI vardır. Bu güne kadar ULUSLARARASI PLATFORMA ,KONUYU çözecek alternatif bir PROJE sunamamışlar sürekli '' İSTEMEZÜK'' POLİTİKALARI üretmişler, iç SİYASETLERİNE MALZEME yapmışlardır. Üstelik Müslüman ARAPLARA silah satan ülkeler O SİLAHLARIN daha üstünlerini İSRAİLE vermişler,LOJİSTİK ve İSTİHBARAT desteği sağlamışlardır. Bu sebeple de ÜRETİLEN KISIR SİYASETTEN VE YAPILAN SAVAŞLARDAN KARLI çıkan da HEP İSRAİL olmuştur.
...
.. KUDÜS-Mescidi AKSA konusunda Bugünlerde İSRAİL'E KABADAYILIK yapanlar bilsin ki; yarın AYASOFYA konusunda da İSRAİL bize karışacak hatta büyük KORUYUCUSU ABD yi hatta AVRUPAYI arkasına alacaktır.. Bu SİYASTELERİNİN ilk örneklerini verdiler. TÜRKİYEYİ Kürt köylerini bombalamakla suçladılar....Şunu unutmayalım ki ÜLKEMİZİN İSLAMİ yaşantısındaki boyut ne ise FİLİSTİN VE ARAP coğrafyasında da benzeri yaşanmaktadır..ŞİMON PEREZ'e ---Müslümanlar ; '' YAHUDİLERİ yenip KUDÜSÜ ele geçireceklerinin'' KUR'ANDA yazılı olduğunu söylüyor dediklerinde PEREZ şu ünlü cevabı vermiştir.---KUR'ANIN bahsettiği müslümanlar gelsin o zaman düşünürüz..... NE ANLAMLI BİR SÖZ...--- KUR'ANIN BAHSETTİĞİ MÜSLÜMANLAR olmadıkça KUDÜS TE,AYASOFYA DA hayal ..ŞİMON PEREZ bu gerçeği 1986 da görmüş, ama biz HALA göremiyoruz. GECELERİNİZ MÜBAREK olsun...