Mutlak kader nedir; evlilik mutlak kader midir?
Değerli Kardeşimiz;
Başta evlilik olmak üzere, irademizle tercih etiğimiz her şey ihtiyari kader dâhilindedir. Kader Allah'ın ilmidir. Allah'ın ilminin dışı yoktur ki ona girmeyen bir şey olsun. Mutlak kaderden maksadınız; "İnsan iradesi karışmadan Allah kimi belirlemişse, biz de bilmecburiye gidip onunla evlenmek zorundayız." şeklinde algılıyorsanız bu yaklaşım doğru değildir.
Zira Resulullah (asm.); evlenecek kişilerin dikkat etmesi gereken hususları bir bir saymaktadır. Eş adaylarında aranması gereken vasıflar, açık bir şekilde ifade edilmektedir. Bizim de bunlara dikkat etmemiz lazım. Eğer evleneceğimiz kişi, bizim tercihimiz hesaba katılmadan daha önce belirlenmiş ise, neden Allah Resulu (asm) bu şartlara riayet etmemizi istesin.
Demek tercihi biz yaparız, Allah'ta nasip ederse evlilik tahakkuk eder. Ama Allah nasip etmezse ne yaparsak yapalım, evlilik tahakkuk etmeyecektir.
Daha geniş bilgi için tıklayınız:
- Izdırari kader ile evlilik ve rızık ilişkisi hakkında bilgi verir misiniz?
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İrademiz dışında olanlar ızdırari kadere gitmektedir. Bizim isteğimiz dahilinde olanlar ise ihtiyari kadere girmektedir. Bu notadan bakılınca her şey kaderdir. Ancak bizim isteğimiz dahilinde olanlar bizim tercihimizin neticesi olduğu için ihtiyari kadere girmektedir.
Evvela insan kaderinde ne olduğunu bilmediği için sanki evlenmenin bütün boyutları kendi iradesinin uhdesinde gibi sebeplere müracaat etmekle mükelleftir. Yani insan evlenmenin şartlarını yerine getirmekle mükelleftir. Dua tahkik vesaire bu kapsama girer.
İkincisi evlenmenin bütün yönleri zorunlu kaderin kapsamına girmiyor bazı noktalar insanın iradesine bırakılmıştır. İnsan yukarda da değindiğimiz gibi bu yönleri tahkik ve icra etmekle mükelleftir. Mesela evleneceği kadının veya erkeğinin yaşamını ve fikirlerini araştırmadan kaderde ne varsa o olur diyerek kara düzen evlenmek Sünni kader anlayışına zıttır. İnsan alacağı eşin yaşam ve fikirlerini araştırmakla sorumludur.
Üçüncüsü insan dua etti, tahkik etti, sebeplere müracaat etti, ama kader müsaade etmedi o zaman biz kaderimize ve Allah’ın taksimatına razı olmak zorundayız. İnsan evlenme hususunun bazı noktalarında ne kadar irade sahibi de olsa son karar ve takdir Allah’ındır onun dediği olur. Bu dünya imtihan ve tecrübe yeri olduğu için Allah bazen irademizin aksine hüküm verebilir bizde imtihan gereği sabır ile karşılamakla mükellefiz.
Bir başka yönü ile evliliğe bakış: İnsanın birisine zarar vermek istemesi insanın iradesidir ve insan bu istemekten dolayı mesul olur. Ama ille de bu iradenin neticesinin tahakkuk etmesi gerekmiyor. Yani kaderin büyük dairesi ile küçük dairesi bir uyum ve ahenk içinde işler. İnsan irade eder kader bu iradenin sonucunu ya verir ya vermez. İnsanın irade etmesi yetmiyor kaderin de onay vermesi gerekiyor.
Bu husus ayette şu şekilde ifade ediliyor: "Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz." İnsan Sûresi, 76:30. “Kader gelince göz kör olur.”sözü de bu inceliğe işaret ediyor.
Kaderin küçük dairesinde hakim ve müreccih insan iradesidir. Yani bu küçük dairenin idare ve tercihleri tamamen insana aittir. Bu sebeple insan bu dairede olan biten her şeyden sorumlu ve yükümlüdür. Zira kontrol insan iradesindedir.
Bu dairenin faaliyet alanları ise iman küfür, iyi kötü, hayır şer, günah sevap gibi şeyler arasında seçim ve tercih yapmaktır.
İnsan iradesi ile tercih eder Allah’ta sonsuz kudreti ile o tercihi yaratır. Tercih etmek insandan yaratmak ise Allah’tandır. Bu Allah’ın değişmez bir kanunudur. İnsanın tercihi üstünde katiyetle bir baskı ve cebir söz konusu değildir.
Öyle ise insanın iradi fiillerinin vücut bulabilmesi için insan iradesi ile İlahi iradenin ayni işte içtima etmesi şarttır. Yani sadece insanın o işi yapmayı dilemesi tek başına yeterli değildir. Bu sebeple "Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz."denmiştir ki bu cebir değil bir adetin varlığa dikkat çekmektir. Öyle ise insan bu inceliği kavradıktan sonra kaderin küçük dairesinde de olsa yani iradesine taalluk eden işlerde de olsa kibir ve enaniyet yapmamalıdır. Şayet Allah ezeli irade ve kudretini bizim cüzi irademize muin ve mucit yapmasa idi biz icattan yoksun olan isteme duygumuzla baş başa kalacaktık. Hiçbir isteğimiz gerçekleşmeyecekti.
Evlilik konusunda insan kendine düşen görevi yapmakla mükellef iken sonucu Allah takdir eder. Yani evliliğin bir ucu insana baksa da diğer ucu kadere bakar. Biz isteriz kader vermez kader verir biz istemeyebiliriz. Allah imtihan gereği bize her istediğimizi vermeyebilir. Ama bu mana iman küfür, günah sevap gibi sadece insanın iradesine bakan cihetlerde geçerli değildir. Allah bu alanlarda sorumluluğu yüzde yüz insana bırakmıştır. Bizi ikileme düşüren noktalar irade ile kaderin ortak işlediği mevzulardır ki evlilik bu alana girer.