"Nasıl ki, 'şeyi zıddından in’ikâs ettirmek' olan kaide-i beyâniyeye binaen, tehvil ve tahvif için azabın bir parçasının derece-i tesirini göstermek istediğinden, kıllet olan esas-ı maksada, nasıl kelâmın her tarafı elini oraya uzatıp kuvvet..." İzahı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Üstadımız bu ibarenin açılımını ve izahını şu şekilde yapmaktadır:

"Meselâ وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ [“And olsun, Rabbinin azâbından en küçük bir esinti onlara hafifçe dokunacak olsa...” (Enbiyâ, 21/46)] Bu cümlede, azâbı dehşetli göstermek için, en azının şiddetle tesirini göstermekle göstermek ister. Demek taklîli ifade edecek; cümlenin bütün heyetleri de bu taklîle bakıp ona kuvvet verecek."

"İşte, لَئِنْ lâfzı, teşkiktir. Şek kıllete bakar. مَسَّ lâfzı, azıcık dokunmaktır; yine kılleti ifade eder. نَفْحَةٌ lâfzı, maddesi bir kokucuk olup kılleti ifade ettiği gibi, sîgası bire delâlet eder. Masdar-ı merre tabir-i sarfiyesinde 'biricik' demektir, kılleti ifade eder. نَفْحَةٌ deki tenvin-i tenkirî, taklîli içindir ki, 'O kadar küçük ki, bilinemiyor' demektir. مِنْ lâfzı, teb’îz içindir, 'bir parça' demektir; kılleti ifade eder. عَذَابِ lâfzı, nekâl, ikab’a nisbeten hafif bir nevi cezadır ki, kıllete işaret eder. رَبِّكَ lâfzı, Kahhâr, Cebbar, Müntakîm’e bedel yine şefkati ihsas etmekle kılleti işaret ediyor."

"İşte, bu kadar kılletteki bir parça azap böyle tesirli ise, ikab-ı İlâhî ne kadar dehşetli olur, kıyas edebilirsiniz diye ifade eder. İşte şu cümlede küçük heyetler nasıl birbirine bakıp yardım eder. Maksad-ı küllîyi, her biri kendi lisanıyla takviye eder. Şu misal bir derece lâfız ve maksada bakar."(1)

Bu ayette, Kur'ân'ın kelime ve cümlelerindeki düzen ve birbiriyle ilişkileri yönünde mucize oluşuna dair bir misal gösteriliyor. Yani ayetin her bir kelimesi ve kelimelerden oluşan cümlenin geneli aynı maksat ve gayeyi gösteriyor ki, bu cümlenin mucize derecesinde olduğunu gösteriyor. İnsan takatinin altından kalkabileceği bir cümle kelime ilişkisi değil.

Bir lafızda iç içe bir çok manalar vardır. Bu manalardan bir tanesi o lafzın efendisi ve ruhu hükmündedir. Yani lafzın hakiki manasıdır. Diğer manalar ise o asıl mana etrafında ona yardım ve kuvvet veren yan ve işari manalardır. İşte lafzı kullanan zat yan manalar ile asıl mana arasında bir ayırıcı vasfı koyması gerekir. Yani lafzı kullanan kişinin asıl anlatmak istediği mana ile lafız arasında kuvvetli bir bağ ve temas olması gerekir.

Diğer yan ve işari manaların asıl manayı gölgelememesi gerekir. Hatta diğer manalar asıl manaya hizmet edip onun anlaşılmasını daha kuvvetli ve daha parlak bir hale sokabiliyor ise ifade haşmetli ve zinetli olur. Üstad'ın “Bâkileri ona teşyi' edici yaptır” ifadesi buna işaret ediyor.

“And olsun, Rabbinin azâbından en küçük bir esinti onlara hafifçe dokunacak olsa...” (Enbiyâ, 21/46)

Bu ayetin cümle genelindeki manayı ayetin her bir kelimesi ayrıca destekleyip kuvvet veriyor. Ayetin genel ve ana fikri azabın az bir miktarının çok şiddetli olmasıdır, ama ayetteki her bir kelâmın her tarafı elini oraya uzatıp kuvvet veriyor. Yani ayetin geneli ile parçaları hükmünde olan kelimeleri arasında mükemmel bir ahenk ve yardımlaşma var.

(1) bk. Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Şule.

İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (28. Bölüm).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 4.574
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin

"şeyi zıddından in’ikâs ettirmek"

Bu ifade ne demektir? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Azı gösterip çoğun dehşetini hissettirmek. Yani azıcığı böyle olursa çoğu nasıl olur demek gibi. Normalda az ile çok bir birine zıttır ama bir birini gösteriyor. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...