"Kelâmın kuvvet ve kudreti ise, kelâmın kuyûdâtı birbirine cevap vermek..." Kelâmın kuyûdâtı ne demektir, izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Kelâmın kuvvet ve kudreti ise; kelâmın kuyûdâtı, birbirine cevab vermek ve keyfiyâtı birbirine muâvenet etmekle; umumen karınca kaderince, asıl garaza işâret ve her biri parmağını maksad üzerine bırakmak ile عِبَارَاتُنَا شَتّٰى وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ ❀ وَكُلٌّ اِلٰى ذَاكَ الْجَمَالِ يُشِيرُ düsturuna timsâl olmaktır. Demek kuyûdât, zenâv gibi veyâhut dereler gibi; maksad ise, ortalarından istimdâd edici bir havuz gibi olmak gerektir."(1)
Bir kelamın gücü kelam içindeki her bir kelimenin aynı maksada işaret etmesi ve aynı amaca hizmet etmesi ile ölçülür. Yani kelamın her bir parçası kelam ile kastedilen manaya ayrı ayrı vurgu yapıyor, onu ayrı ayrı destekliyorsa, bu kelam edebi açıdan çok güçlü bir kelam demektir.
“Kelamın kuyudatı” ifadesi iki anlama geliyor olabilir;
Birisi, gramer kurallarının kelam içinde ustaca kullanılması ve manaya hizmet ettirilmesi.
Diğeri ise, kelam içindeki her bir cüzün aynı maksada kayıtlı olması ve ona işaret etmesi ve ona bakıyor olmasıdır. Yani kurulan cümle içindeki kelimeler birbirine cevap verip yardımlaşıyor ise, bu "kelamın kuyudatı" oluyor.
Konu ile ilgili Risalelerde Üstadımızın verdiği birkaç örnekten birisini olduğu gibi alıyoruz:
"Meselâ وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ Bu cümlede, azâbı dehşetli göstermek için, en azının şiddetle tesirini göstermekle göstermek ister. Demek taklîli ifade edecek; cümlenin bütün heyetleri de bu taklîle bakıp ona kuvvet verecek."
"İşte, لَئِنْ lâfzı, teşkiktir. Şek kıllete bakar. مَسَّ lâfzı, azıcık dokunmaktır; yine kılleti ifade eder. نَفْحَةٌ lâfzı, maddesi bir kokucuk olup kılleti ifade ettiği gibi, sîgası bire delâlet eder. Masdar-ı merre tabir-i sarfiyesinde 'biricik' demektir, kılleti ifade eder. نَفْحَةٌ deki tenvin-i tenkirî, taklîli içindir ki, 'O kadar küçük ki, bilinemiyor.' demektir. مِنْ lâfzı, teb’îz içindir, 'bir parça' demektir; kılleti ifade eder. عَذَابِ lâfzı, nekâl, ikab’a nisbeten hafif bir nevi cezadır ki, kıllete işaret eder. رَبِّكَ lâfzı, Kahhâr, Cebbar, Müntakîm’e bedel yine şefkati ihsas etmekle kılleti işaret ediyor."
"İşte, bu kadar kılletteki bir parça azap böyle tesirli ise, ikab-ı İlâhî ne kadar dehşetli olur, kıyas edebilirsiniz diye ifade eder. İşte şu cümlede küçük heyetler nasıl birbirine bakıp yardım eder. Maksad-ı küllîyi, her biri kendi lisanıyla takviye eder. Şu misal bir derece lâfız ve maksada bakar."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Muhakemat, İkinci Makale, Dördüncü Mesele.
(2) bk. Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Şule.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (28.Bölüm)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü