On Beşinci Şua'da geçen, "lehül mülk" kelimesinin manası ile orada anlatılanları nasıl birleştirebiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"DÖRDÜNCÜ KELİME"

لَهُ الْمُلْكُ dür. Bundaki uzun hüccete gayet kısa bir işaret:"

"Evet, gözümüzle görüyoruz ki, zemin yüzünü bir tarla yapıp içinde, herbir baharda yüz bin nevi nebatatın tohumlarını beraber, karışık olarak o pek geniş tarlada ekiyor. Ve mahsulâtlarını ayrı ayrı, hiç karıştırmayarak, şaşırmayarak, kemâl-i intizamla kaldırıp iki yüz bin nevi hayvanatına ondan erzak ve tâyinatı, rahmet ve hikmet eliyle, ihtiyaçlarına göre tevzi eden hadsiz kudret ve ilim sahibi bir Mutasarrıf perde arkasında var ki, bu geniş ve zengin mülkünde, hususan zemin tarlasında bu tasarrufatı yapıyor. Bu Mutasarrıf-ı Hakîmi ve Mâlik-i Rahîmi tanımayan, bu zemini, ahmak sofestâîler gibi mahsulâtıyla inkâr etmeye mecbur olur."(1)

Kâinattaki her bir mahlûkun iç içe geçmesi ve şiddetli bir şekilde girift bir intizama tâbi olması, kâinatı adeta bölünmez ve parçalanmaz bir bütün hükmüne getiriyor. Hal böyle olunca, parça kiminse bütün de onundur.

Mesela, bir çiçek Allah’ın birliğine açık bir delildir. Çiçek kimin ise, bahçe O’nun, bahar O’nun, su O’nun, toprak O’nun, hava ve ziya O’nundur.

Gözler kimin ise güneş O’nun, güneş kimin ise gözler O’nundur.

Ayaklar kimin ise gezilen mekânlar O’nun, mekânlar kimin ise oralarda gezenler de O’nundur.

Mideler kimin ise rızıklar O’nun, rızıklar kimin ise mideler O’nundur.

Tarla kiminse tarladan çıkan mahsul de onundur. Tarla ile mahsul arasındaki tedahül, yani girift yapı, sahibinin birliğini gösteriyor. Mahsul tarlayı sahibi adına zapt ediyor. Tarla da mahsulü sahibi adına zapt ediyor. Zerre girdiği her mekânı sahibi namına zapt ediyor. Yani zerre kimin ise, zerrenin girdiği ve hareket ettiği mekân da onundur diyerek, sahibi olan Allah namına her şeyi tevhid ile zapt ediyor.

Mülk ile mülk üzerinde icra edilen san’at ve idare arasında şiddetli bir münasebet vardır. Mülk sahibi kendi mülkü üzerinde başkasını tasarruf ettirmez. Öyle ise mülk kiminse, mülk üzerinde icra edilen eser ve fiiller de onundur. Aksinde de durum aynıdır. San’at ve eseri kim icra ediyorsa, san’at ve eserin icra edildiği mahal ve mülk de onun demektir. Öyle ise mülk Allah’ındır.

(1) bk. Şualar, On Beşinci Şua, Birinci Makam.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...