On Sekizinci Söze; "Nefs-i emmâreme bir sille-i te'dib" şeklinde başlık atılmasının hikmeti nedir? Üstad'ımız, kendi nefsini mi hedef almıştır, yoksa tüm nefs-i emmârelere mi hitap etmektedir?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad Hazretleri Rabbine karşı kulluk vazifeleriyle, yüklendiği iman hizmetinin icablarını en mükemmel bir şekilde dengelemiştir.
"Madem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım."(1)
Vazife noktasında kaleme aldığı ve umumun istifadesine sunduğu Nur Külliyatı'nda, büyük bir mürşit, eşsiz bir mütefekkir olma vasıfları hemen nazara çarpmakla birlikte, nefis terbiyesiyle alâkalı konularda kendisini “herkesten ziyade nasihate muhtaç” görür. Bu sadece bir tevazu değildir. Üstad Hazretleri dile getirdiği bu mânaları iç âleminde tekemmül ettirerek nefsini terakki yolculuğunda ilerletirken, bunları kaleme almakla da okuyucularına ehemmiyetli bir ders vermektedir. Yani, bunları düşünürken kendi nefsini, yazarken kendi nefsiyle birlikte diğer nefisleri de muhatap almıştır. Eğer, bu mânaları sadece kendi nefsine ders verseydi, yazmasına gerek kalmazdı.
Bu noktada Allah Resulü'nün şu hadis-i şerifleri çok dikkat çekicidir:
“İçinizde Allah’ı en çok seven benim. Ve ondan en çok korkan da benim...” (Buharî, İman 13)
Bu hadis-i şerifte kullukla vazife dengesinin en ileri seviyede kurulduğunu görüyoruz. Bütün enbiyanın serveri, bütün evliyanın sultanı olması, bütün kâinatın onun nurundan yaratılmış bulunması, kendisinin Allah’tan korkma noktasındaki o en ileri derecesine hiçbir noksanlık getirmemiştir.
Peygamber varisi olan bütün büyük zatlarda olduğu gibi, Üstat Hazretlerinde de bu ruhun her zaman hâkim olduğunu görüyoruz.
1) bk. Sözler, Yirmi Birinci Söz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü