Otuz Üçüncü Söz'ün Birinci Pencere'sini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"BİRİNCİ PENCERE"
"Bilmüşahede görüyoruz ki, bütün eşya, hususan zihayat olanların pek çok muhtelif hâcâtı ve pek çok mütenevvi metalibi vardır. O matlapları, o hacetleri, ummadığı ve bilmediği ve eli yetişmediği yerden, münasip ve layık bir vakitte onlara veriliyor, imdada yetiştiriliyor. Hâlbuki, o hadsiz maksudların en küçüğüne, o muhtaçların kudreti yetişmez, elleri ulaşmaz." (Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Birinci Pencere)
Bu pencerede; bütün eşyanın acizlik ve ihtiyaç dili ile Allah’ın varlığına ve birliğine şahitlikleri tahkik ediliyor. Yani en küçük mahlûktan tut, en büyük gezegenlere ve kürelere kadar, her şey muhtaçlık ve âcizlik dili ile âcizlikten münezzeh olan sonsuz kudret sahibi Zat-ı Zülcelal bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını tedarik eder.
İnsanın sayısız ihtiyaçlarının, ummadığı ve beklemediği bir yerden verilmesi, kati bir şekilde Allah’ın varlığına ve birliğine delalet ve şehadet ediyor. Toprak gibi hayatsız ve şuursuz bir unsurdan, sayısız bitkilerin, sebzelerin ve yiyeceklerin yaratılması hakikaten parlak bir tevhid levhasıdır.
Kışta kışa uygun yemek ve içeceklerin, yazda yaza uygun yemek ve içeceklerin insana ikram ve ihsan edilmesi, açık bir dille bizi bilen ve gören bir zatın, bize şefkat ve ihsanını gösteriyor ve her ihtiyacımızı ve talebimizi işiten ve bilen bir Zat-ı Akdes’e işaret ediyor.
Bu pencereye ihtiyaç penceresi denilebilir. Yani mevcudatın ihtiyaç dili ile Allah’a şehadet etmesi anlatılıyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
DELALET VE ŞEHADET ETME ARASINDA NASIL BİR FARK ANLAYACAĞIZ? Şu cümlenin sonunda kullanılmış, Üstadımız da yeryer kullanıyor: "İnsanın sayısız ihtiyaçlarını, insanın ummadığı ve beklemediği bir yerden ve yönden görmesi ve ona cevap vermesi, kati bir şekilde Allah’ın varlığına ve birliğine delalet, belki şehadet ediyor."
Delalet işaret anlamında şehadet ise kesinlik anlamında kullanılıyor. Delillerin bazısı işaret seviyesinde bazısı ise kesinlik seviyesinde oluyor.