"Refika-i hayatına muhabbetin, madem hüsn-ü sîret ve maden-i şefkat ve hediye-i rahmet olduğuna bina edilmiş..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Yâsîn suresinde 36. ayette şöyle buyuruluyor:
“Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha) bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı yücedir.”
Cenab-ı Hak bitkileri, hayvanları ve insanları çift yaratmıştır. Ancak, insandan başka hiçbir çift, bu büyük nimetin şuurunda değillerdir ve hiçbirinde insanlardaki manasıyla bir aile hayatı yoktur.
Her şeyin çift olarak yaratılmalarındaki temel hikmet, nesillerin çoğalmasıdır. İnsanlar da evlenmelerinde bunu dikkate almalı, hayırlı evlat yetiştirmesine vesile olacak bir zevce ile evlenmelidirler. Kadında imandan sonra aranacak birinci vasıf iffetli olması ve imanlı çocuklar yetişmesine vesile olacak bir İslamî şuura sahip bulunmasıdır.
Peygamber Efendimiz (asm.) evliliği teşvik ederken mahşerde ümmetinin çokluğuyla iftihar edeceğini de beyan ediyor. Elbette O Hak Elçisinin iftihar edeceği kimseler imanlı ve faziletli insanlardır; kabre imanla göçen, mahşere mümin olarak çıkanlardır. Bu cennet adaylarının yetişmelerinde de en birinci mektep aile hayatıdır.
Kadının gerçek güzelliği, hüsn-ü sureti değil, hüsn-ü siretidir. Yani simasının güzelliği değil, kalp ve ruhunun güzelliğidir; imanının, ahlakının, şefkatinin, sadakatinin güzelliğidir. Bu güzellikler dünyada mesut bir aile hayatını, cennette de ebedî bir beraberliği meyve verir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü