"Risale-i Nur Anadolu’dan,.. Âfât-ı semaviye ve arziyenin def ve ref’ine vesiledir." Afetlerin; Allah'ın izniyle, Risale-i Nur şahs-ı manevîsinin duası ile geri çevrilmesi mümkün mü?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem siz, hem onlar bilsinler ki, sadaka belâyı def ettiği gibi, Risale-i Nur Anadolu’dan, hususan Isparta, Kastamonu’dan âfât-ı semaviye ve arziyenin def ve ref’ine vesiledir. Evet, Sabri’nin يَا اَرْضُ ابْلَعِى... وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِىِّ âyetinden istihraç ettiği mânâ, haktır ve mutabıktır."

"Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü, zaaf-ı imandan gelen tuğyan, ekseri musibet-i âmmeyi celb ettiği gibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-i İlâhiye tarafından vesile oldu."(1)

Nasıl ki, Hz. Nuh (as)’ın gemisi ehl-i imanı tufandan kurtardı ise, Kur’an’ın manevî bir tefsiri olan Risale-i Nurlar da materyalist felsefeden gelen inkâr ve küfür tufanından ehl-i imanı muhafaza edip kurtarıyor.

Risale-i Nurlar vermiş olduğu tahkikî iman dersleri ile maddeci felsefeye mukabele edip insanları şirk ve şüphe bataklığından muhafaza ediyor. Küfrün en büyük cephesi olan maddeci felsefe bu asrın en büyük felaketi ve en dehşetli tufanı hükmündedir ki, nice insan, bu felaket yüzünden imanını kaybetmiş ve ediyor.

İşte Risale-i Nurlar Kur’an’dan aldığı hakikatli ve çok kuvvetli iman dersleri ile bu felaketin önünde bir set olup, ehl-i imana bir sığınılacak emin bir liman ve yıkılmaz bir sur oluyor. Risale-i Nurların bu hakikatli vazifesi Nuh (as)’ın gemisine teşbih ediliyor. O gemi nasıl o dönemdeki büyük tufandan ehl-i imanı kurtarmış ise, Risale-i Nurlar da bu dehşetli zamanda aynı vazifeyi manevî ve ilmî bir şekilde ifa ediyor, demektir. Yoksa Üstad Hazretleri kendini sena edip benliğini satmıyor; hem bütün şeref ve haysiyeti Kur’an’a irca ediyor.

Üstad Hazretleri çok zahir bir şekilde kendini değil, iman hizmetini adres gösterdiği halde, onun şahsını öne sürüp, büyük afetleri önlüyormuş gibi anlatmak, vicdan ve insaf ile bağdaşmaz. Risale-i Nurların her yerinde Üstad Hazretleri kendini değil, Kur’an ve iman hakikatlerini nazara veriyor. Hatta hayatında tezahür eden birçok keramet ve ikramı da iman hizmetinin bereketi şeklinde değerlendiriyor.

Netice olarak; Üstad Hazretleri Kur’an ve iman hizmetinin Anadolu’yu bela ve musibetlerden, semavi ve arzî afetlerden kurtardığını nazara veriyor. Bunu çarpıtıp, sadece Üstad Hazretlerinin şahsını nazara vermek, hakikati saptırmaktan başka bir şey değildir. Nitekim Allah razı olduğu bir kulu için, semavî âfetleri geri çevirmesi de İslam’a zıt bir şey değildir. Bunun tarihte birçok misali mevcuttur. Hatta bu hususta Kur’an’dan da tablolar görmek mümkündür.

(1) bk. Kastamonu Lâhikası, 90. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 8.570
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...