"Risale-i Nur, bu Anadolu memleketine, belâların def’ine ehemmiyetli bir vesiledir." Nurların depremleri engellediğini ifade etmek ne kadar doğru? Kur'an'ın işareti nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Risale-i Nurlar bulunduğu dönemde imanı, Kur’an’ı ve İslam’ı temsil ediyor. O dönemde tekke ve medreseler kapatılmış, camiler ahıra çevrilmiş, Kur’an harfleri yasaklanmış, âlimler ve evliyalar ya asılmış ya sürgün edilmiş ya da memleketi terk etmek zorunda kalmış. Hatta öyle ki cenaze yıkayacak hocalar kalmamış.
İşte Risale-i Nurlar böyle dehşetli bir zamanda ve zeminde iman demiş, Kur’an demiş, İslam demiş ve binlerce insanın imanının kurtulmasına vesile olmuş. Haliyle böyle bir hareketin Allah katında muteber olması, berekete, bolluğa ve yağmurun yağmasına vesile olması çok manidardır ve gayet tabiîdir.
Burada Risale-i Nurlar ve Nur talebeleri bizatihi değil, temsil ettiği iman ve Kur’an açısından ehemmiyet arz ediyorlar.
Küfür ve inkârın kol gezdiği, her türlü ahlaksızlığın irtikâp edildiği bir beldede, ona mukabil iman ve Kur’an temsil edilmiyor ise, bela ve musibetlerin gelmesi mukadderdir.
Burada iman ve Kur’an’ı kimin ve kimlerin temsil ettiği mühim değildir; mühim olan temsil edilmesidir. O dönemde şayet başka cemaatler bu vazifeyi yapmış olsalardı, bu sefer de onların vesilesi ile yağmur yağar ve musibetler geri çevrilirdi.
"Beşinci Nokta: Risale-i Nur, bu Anadolu memleketine, belâların def'ine ehemmiyetli bir vesiledir. Sadaka nasıl belâyı def ediyor; onun intişarı ve okunması küllî bir sadaka nev'inde semâvî ve arzî belâların def'ine çok emâreler ve çok hâdiselerle tebeyyün etmiş. Hattâ Kur'ân'ın işaretiyle tahakkuk etmiş. Ve yazmasını ve intişarını men etmek zamanlarında dört defa zelzelelerin başlaması ve intişarıyla durmaları ve Anadolu'da ekser okunması İkinci Harb-i Umumînin Anadolu'ya girmemesine bir vesile olduğu Sûre-i Ve'l-Asr işaret ettiği, bu iki ay kuraklık zamanında mahkemenin Risale-i Nur'un beraatine ve vatana menfaatli olduğuna dair kararını Mahkeme-i Temyiz tasdik ederek tam bir serbestiyetle Risale-i Nur'un intişar ve okunmasını beklerken, bütün bütün aksine olarak men edilmesi ve mahkemedeki risalelerin sahiplerine iade edilmemesi ve bizi de o cihetle konuşmaktan men etmeleri cihetiyle, belâların def'ine vesile olan bu küllî sadaka-i mâneviye karşı çıkamadı, günahımız neticesi kuraklık başladı."(1)
Burada Kur’an’ın işaretinden maksat, Risale-i Nurların makbuliyet ve ehemmiyetine işaret eden ayetlerdir ki, bu ayetlerden otuz üç tanesi Birinci Şua'da izah edilmiştir. Misal olarak:
"Risaletü’n-Nur intişarının fevkalâde parlaması tarihine tam tamına tevafukla bakar ve bu on dördüncü asırda Kur’ân’ın i’câz-ı mânevîsinden neş’et eden bir urvetü’l-vüska ve zulümattan nura çıkaracak bir vesile-i nuraniye Risale-i Nur olduğunu remzen bildirir.
ONUNCU ÂYET: يُؤْتِى الْحِكْمَةَ مَنْ يَشَاۤءُ
ON BİRİNCİ ÂYET: وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ
ON İKİNCİ ÂYET: وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ âyetleridir. Meâl-i icmalîleri der ki: “Kur’ân hikmet-i kudsiyeyi size bildiriyor, sizi mânevî kirlerden temizlendiriyor.” Bu üç âyetin küllî ve umumî mânâlarında Risalei’n-Nur kastî bir surette dahil olduğuna iki kuvvetli emâre var."
Diğer bir mana; Kur’an ve hadislerde de ifade edildiği üzere, sadaka, sevap ve iyilikler, bela ve musibetlerin def’ine vesile oluyor. Yani bir beldede işlenen günahlar ve yapılan zulümler nasıl bela ve sıkıntıları davet ediyor ise, aynı şekilde yapılan ibadetler, hayır ve güzellikler de bela ve sıkıntıları def ediyor. Risale-i Nurlar küllî bir iman hizmeti olmasından dolayı, bir beldede Risale-i Nurların hizmeti hâkim ise, elbette o belde bela ve musibetlere karşı muhafaza edilir. Bu mana ayet ve hadisler ile sabittir. Nitekim Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sadaka belayı def eder.” Risale-i Nurlar ise bu zamanda en büyük sadaka hükmünde olan, iman hizmetidir.
(1) bk. Emirdağ Lâhikası-I, 14. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü