"Risale-i Nur Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın taht-ı tasarrufunda olduğundan, ona uzanan, ilişmek isteyen her el kırılır ve her dil kurur." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
“Risale-i Nur Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın taht-ı tasarrufunda olduğundan, ona uzanan, ilişmek isteyen her el kırılır ve her dil kurur. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın وَمَا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ kavl-i şerifinin îma ve işâratından şu devrede Türk lisanının sadmeler geçirmesine bakılırsa, Risale-i Nur, Türkçede, lisan üzerinde de imam olacağına, yani yarın hâlis Türkçe olan Risale-i Nur’un kesb-i imtiyaz edip diğerlerini terk edeceklerine dair işaret-i Kur’âniyedendir demiş olsam, hatâ etmemiş olurum zannederim.”(1)
Burada "kıran ve kurutan" fail, Kur’an’ın sahibi olan Allah’tır, şahıslar değildir. Risale-i Nur hizmetine ilişenlerin İlahi tokatlara maruz kalması bunun en açık bir ifadesidir. Hatta öyle ki bu hizmet içinde istihdam olunanlar, bu hizmette gevşeklik gösterdiklerinde, şefkat tokatlarına maruz kalıyorlar; kaldı ki Kur’an düşmanları bu tokada maruz kalmasınlar.
Nur talebeleri müspet hareket etmekle mükelleftir; bazı sapkın siyasi ve devrimci hareketler gibi "el kırmak, dil kurutmak" işini kendinde vehmetmezler.
Risale-i Nur hareketi, dahilde ilmi ve manevi cihadı esas alıp, asayişi muhafaza ile hareket ediyor. Bu hareket dahilde kavga, şiddet, gürültü patırtı çıkarmayı kerih görür ve buna asla tevessül etmez.
(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, 60. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü