Risale-i Nur'da geçen (Levlake gibi) bazı hadislerin "mevzu" olduğuna dair hadis kitaplarında yer verilmiştir. Bu hadisleri Üstad Hazretleri neden eserlerine almış?
Değerli Kardeşimiz;
İslam tarihinde Ehl-i sünnet dışında birçok batıl ve bid'at mezhepler ve ekoller türemiştir. Bunların hadis usulü ile Ehl-i sünnetin hadis usulü farklılık arz eder. Bu yüzden Ehl-i sünnetin sahih veya hasen kabul ettiği bir hadisi, başka batıl mezhepler zayıf ve mevzu kabul edebilirler. Burada bizim ölçümüz; İslam’ın en istikametli ve ilmi mezhebi olan Ehl-i sünnettir.
Bir sözün hadis olmaması, mana itibari ile de yanlış ve batıl olmasını gerektirmez. Hadis imamları "mevzu" derken, manası yanlış ve batıl demiyorlar, sadece bu hadis değildir, diyorlar. Öyle ise lafzı mevzu olan bir şeyin manası sahih olabilir.
Hadis kaynakları olarak, sadece Kütüb-ü Sitte ve onun gibi şöhret bulmuş kaynakları kabul edip, diğer hadis kaynaklarını yok saymak yanlıştır. Halbuki Buhari ve Müslim dışında sağlamlık açısından kıymetli çok hadis kaynakları da vardır.
Hadis âlimlerinin, hadisi değerlendirme ve sorgulama kriterleri farklı olabiliyor. Bazen birinin sahih kabul ettiği hadisi, başka bir hadis alimi hasen kabul edebiliyor. Hatta Buhari ve Müslim gibi hadis âlimlerince kabul görmüş hadislere İbn-i Cevzi gibi muhakkik ve münekkid bir hadis uzmanı mevzuu diyebiliyor.
Ama bu itiraz, hadis otoritelerince kabul görmemiştir. Biz İbn-i Cevzi, mevzu dedi diye hadisleri mevzu kabul etsek cahillik etmiş oluruz.
Bütün ilim dallarında şaz hükümler itibara alınmaz. Yani bir ilim dalında makbul olmuş bir meseleyi, yine o ilimde makbul bir alim tenkit etse, onu destekleyen delil ve veriler yeterli olmadığı için itibara alınmaz. Mesela, hadis alanında otoriter olan İbn-i Cevzi, üç yüze yakın sahih hadisi mevzuu kabul etmesi fikrini hadis çevreleri itibara almamıştır.
Günümüzde birtakım din düşmanları, özellikle hadis sahasına şüphe atmak için sistematik olarak çaba sarf ediyorlar. Bunu da birtakım ulema-i su kapsamına giren ehli bid'at âlimlerince dillendiriyorlar. Bu da avam müminlerin zihnini karıştırıyor.
Hadisin sahih ve mevzuu olması, bizim sahamıza giren bir husus değildir. Hadisin sıhhat çalışmasını hadis alimleri yapmışlar ve bize sunmuşlar. Bize düşen; o hadisi kabul etmektir.
"Levlake" sözü hadistir ve ümmetçe kabul görmüştür. Bu hadis, bir alimin ya da müçtedin bir yorumu ve değerlendirmesi değildir. Bahsi geçen kaynaklarda olmaması, hadis olmadığı anlamına gelmez.
Hadis kaynakları sadece Buhari, Müslim, Tirmizi'ye mahsus değildir. Onun dışında yüzlerce sahih ve güvenilir kaynaklar vardır. Bu hadisin, Kütüb-ü Sitte de olmaması, onun sıhhatine zarar vermez. Zaten Kütüb-ü Sitte sahiplerinin, "Sahih hadis sadece bu altı kitapta mevcuttur, başka kitaptakiler uydurmadır." diye bir tezleri de yoktur.
"Levlâke levlâke Lema halaktül-eflâk = Sen olmasaydın, sen olmasaydın, ben âlemi yaratmazdım."
sözü; İslâm ümmetinin âlimleri ekseriyetince kudsî hadis olarak biliniyor.
Bu hadis-i kudsînin kaynakları:
Bu hadis-i kudsî, Suyutî'nin El-Leâlil-Masnûa; Aliyyü'l-Kârî'nin El-Esrârul-Merfûa ve diğer bir eseri olan Şerhü'ş-Şifâ; Şevkânî'nin El-Fevâidü'l-Mecmûa; Hâfız Aclunî'nin Keşfü'l-Hafâ; Muhammed Said Zalûl'ün Tahkîk; İmam-ı Nevevî'nin El-Ezkâr adlı eserlerinde kayıtlıdır.
Diğer yandan, Mevlânâ Câmî, Ahmed-i Cezerî, Mevlânâ Hâlid, İmam-ı Rabbânî, Bedîüzzaman Said Nursî gibi nice İslâm âlimleri bu hadis-i kudsîyi eserlerine almışlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Ayrıca bu hadis Hakim el Müstedrek, II: 615 de geçer.
İlave bilgi için tıklayınız
"Arz, sevr ve hût üzerindedir." cümlesi hadis olarak rivayet ediliyor. Muhakematta ise; "Evvelâ: Teslim etmiyoruz ki, hadistir. Zira, İsrailiyatın nişanı vardır." deniliyor
ya bir Allahını seviyorsan saçmalama kardeşim ya tamam layık ben buna bir şey demiyorum mesela ama bizim değerimiz hiç mi yok yani tek onun değerimi var ben kendime o zaman sorarım benim için yaratılmayan bir şeye ben neden şükredim desene bana zaten benim için yaratılmamış saygı duyup geçerim.