Risalelerdeki hizmet prensipleri, hiç değişmez prensipler midir? Zamana ve mekâna göre değişiklikler yapılamaz mı?
Değerli Kardeşimiz;
Kâinatta değişmeyen şeyler olduğu gibi, değişen şeylerde vardır. Kâinatın temel nizamını ayakta tutan kanunlar değişmez. Mesela itme ve çekme kanunu, suyun kaldırma prensibi, soğuğun üşütme, sıcağın yakma özelliği, vs... Bunlar kâinatın başlangıcından beri değişmeyen ve âlemin nizamını temin eden adetullah kanunlarıdır ve asla değişmezler.
Bir de kâinatın sürekli tazelenen ve değişen yüzü vardır; burada sabitlik ve yeknesaklık yoktur. Her şey mükemmele doğru sürekli hareket halinde ve değişim içindedir. Her asırda insan neslinin, her baharda canlıların değişip kafile kafile gelip gitmeleri bu değişimi zahir olarak gösteriyor.
İnsan, hayatı boyunca hem maddî hem de manevî olarak sürekli değişiyor ve tekemmül ediyor. Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre ve kabirden ebed yolculuğuna doğru sürekli hareket etmesi ve değişmesi, değişimin kâinatın bir hakikati olduğunu ispat ediyor.
Felsefede de statik kâinat anlayışını savunanlar olduğu gibi, değişimi ifade eden diyalektik materyalizmi savunanlar da olmuştur. İşte kâinattaki bu değişim ve tekemmül kanunundan dolayı dinler ve şeraitler de değişiyor ve tekemmül ederek olgunlaşıyor. İlk insanlar müptedi ve basit nazarlı oldukları için, Allah onlara basit ve anlaşılır bir din ve şeriat gönderiyordu. Sonra insanlar kâinattaki değişim ve tekâmül kanunu gereğince terakki edip, tekemmül ediyor. Böyle olunca, ilk din ve şeriat tekemmül etmiş insanlara kifayetsiz gelmeye başlıyor; Allah da yeni din ve peygamberlerle şeriatını genişletiyor, tekemmül ettiriyor.
Nasıl kâinatın değişen yüzünün yanında, bir de değişmeyen yüzü varsa; aynı şekilde din ve şeriatın de değişmeyen ve sabit bir yüzü vardır. Dinin esasını oluşturan iman ve ibadet esasları, asla ve kata değişmezler ve sabittirler. Bütün semavi dinlerin ve peygamberlerin müttefik olduğu değişmeyen bir esası ve temeli vardır. O da iman ve ibadettir. Kur'an-ı Kerim’in kanunları içinde de aynı mana vardır. Değişmeyen, sabit bir tarafı olduğu gibi, değişen ve gelişen, yoruma açık hükümleri de vardır.
Mesela bir âyette mealen şöyle buyuruluyor: "düşmanlarınıza karşı hazırlıklı olun, onlara galip gelmek için at besleyin." Şimdi Kur'an’ın bu hükmünde sabit olan ve değişmeyen şey; "düşmana karşı hazırlıklı olun" hükmüdür. Burada bir değişme olamaz. Değişime açık olan şey ise, "at besleme" hususudur. Zira o zaman at, en iyi bir savaş vasıtası iken, insanlığın tekâmülü, fen ve teknik sahadaki terakki ile; tank, top, tüfek, uçaksavar ve füze gibi savaş vasıtları gelişti. Şimdi biz kalkıp füze ve tanka karşı at mı besleyeceğiz?
İşte Kur'an-ı Kerim’in bir hükmünün değişen ve değişmeyen iki yüzü. Öyle ise ne toptan değişimci olacağız, ne de toptan sabitçi olacağız. Hak olan, vasatı takip etmektir. Yani değişmeyen şeylere sahip çıkıp, değişen şeylerde de ısrar etmeyeceğiz.
Aynı ölçü Risale-i Nur'un hizmet prensipleri için de geçerlidir. Risale-i Nur'un hizmet prensipleri içinde sabit, değişmeyen bir yüz olduğu gibi, tekâmüle açık ve değişime müsait bir yüzü de vardır. "Risale-i Nurdaki hiçbir düstur değişmez. Üstad'ın döneminde ne varsa o aynen devam edecek,", demek nasıl kanun-u âleme zıt bir durum ise, aynı şekilde, "her şeyi değiştirmek gerekir, Üstat geride kaldı, yeni kitap yazalım, yeni hizmet metotları oluşturalım" deyip, maziyi ve kökü toptan kesmek de çok yanlış bir tutum ve tehlikeli bir durumdur.
Bu ölçüler ışığında bakıldığında, Risale-i Nur'un hizmet metodu ve prensipleri içinde değişen prensipler olabileceği gibi, kıyamete kadar geçerli ve değişmeyen prensipler de vardır. Meselâ; Risale-i Nur'u orijinal metninden okumak ve sair insanlara tebliğ etmek umumi ve sabit bir prensiptir. Okuma ve tebliğ metotları zamana, zemine ve şahsa göre değişken bir şeydir, bir kalıbı ve tarzı yoktur.
Meselâ; günümüzde Nurları ölçülü ve yerinde bir izah ile okumak elzem bir haline gelmiştir. Zira Üstad'ın döneminde kullanılan dil ile şimdi kullanılan dil arasında çok fark oluştu. Bu farkı kapamak için, hatibin izah etmesi ihtiyaç halini almıştır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü