"Ruh, cesed hesabına zayıflaşır. Cesed, ruh hesabına inceleşir..." ifadesini devamıyla beraber izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Ruh ile ceset tabiat olarak, yani fıtrat ve özellik olarak biribirine zıt varlıklardır. Ruh, nurani ve latif bir varlıktır, ceset ise maddi ve kesif bir varlıktır. Ruh, zaman ve mekan kaydından mücerrettir, ceset ise zaman ve mekan ile mukayyettir. Ruh, bir anda binlerce işi tedbir ve tedvin edecek bir haysiyettedir, ceset ise aynı anda iki işi yapamaz. Ruh, hafif ve kayıtsızdır, ceset ise hantal ve sakildir.
Ruh inbisat ve tekemmül ettikçe cesede hakim olmaya başlar. Böylece cesed, ruha karşı direncini yitirir, onun gibi latif ve nurani olmaya başlar. Ceset kalınlaşır ve hükmünü icra ederse, yani madde ve maddi kayıtlar inkişaf edip, kesafet galip olursa, o zaman da ruh asliyetini kaybeder ve sakil bir hale dönüşür. Onun için ruh ile ceset iki mübayin (zıt, farklı) rakiptir. Bir insanda bu rekabeti ruh kazanırsa, yani ruh inkişaf edip hükmünü icra ederse, ceset de nuranileşir ve hatta ruh gibi hiffet bulur.
Onun için Peygamberimiz (asm) miraca ruhu ile beraber mübarek cesedi ile çıkmıştır. Onun mübarek cesedi de aynı ruh gibi letafet ve nuraniyet kazanmıştır. Bu yüzden her bir azası ile hem görür hem de işitirdi. Bu mertebe her insana açıktır ama herkes o mertebelere ulaşamıyor.
Ruhun cesede galip olması, ancak kuvvetli ve tahkiki bir iman neticesindeki riyazet ile mümkündür. Buradaki riyazet tarikattaki riyazet anlamında değildir. İnsan maddi hayatını Kur'an ve sünnet çerçevesine yerleştirirse ve sünnetin prensipleri ile cesedi terbiye ederse, o zaman ruh inbisat ve tekemmül eder, maddi ceset de incelip nuranileşir.
Mesela, sünnet ölçülerinde yiyip içmek, konuşmak, uyumak, malayani iş ve davranışlardan uzak durmak, güzel ahlaklı olmak, insanlara karşı mürüvvet sahibi olmak gibi haller insanı olgunlaştırır. Tabi bunların temeli tahkiki imanı elde etmektir. Zira bütün bunlar tahkiki iman üzerine bina olunacak şeylerdir. Evet, ruhun inceleşmesi bedenin de hizaya girmesine ve inceleşmesine vesile olurken, bedenin de inceleşmesi ruhun hesabına geçmektedir.
Aynı şekilde şu maddi dünya da manevi ahiret aleminin cesedi üzerinde kesif bir elbise gibidir. Nasıl cesedimiz yaşlanıp en sonunda ölüyor ise, aynı şekilde şu maddi alem de zamanı ve vakti geldiğinde ölüp ahiret hesabına parçalanacak ve dağılacaktır.
Burada dünya ve maddi alemlerin kıyamete mazhar olmasının makuliyeti izah ediliyor. Ceset nasıl ruhun gelişimine ayak uydurmak için sürekli tazelenip eski halini terk ediyor ise, aynı şekilde şu maddi alem de ruhu hükmünde olan ahiret aleminin şartlarına ve nuraniyetine uyum sağlamak için bir gün gelecek, tamamen ölüp yeniden o aleme uygun bir şekle ve formata dönüşecektir ki, bu büyük dönüşüm ve değişime kıyamet deniliyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar