"Saltanat-ı rububiyetini en büyük memleketinde hademesiz, haşmetsiz, memursuz, elçisiz, yâversiz, nâzırsız, seyircisiz, âbidsiz, raiyetsiz bıraksın?" Buradaki "hademesiz ve haşmetsiz" konusunu açar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem hiç mümkün müdür ki, zeminin yüzünü mütemadiyen zîhayatlarla doldurup boşaltan ve kendini tanıttırmak ve ibadet ve tesbihat ettirmek için bu dünyamızı zîşuurlarla şenlendiren bir Sultan-ı Zülcelâl, semavatı ve yıldızları boş ve hâli bıraksın; onlara münasip ahâliyi yaratıp, o semavî saraylarda iskân etmesin ve saltanat-ı rububiyetini en büyük memleketinde hademesiz, haşmetsiz, memursuz, elçisiz, yâversiz, nâzırsız, seyircisiz, âbidsiz, raiyetsiz bıraksın? Hâşâ, melekler sayısınca hâşâ!.."(1)

Melekler ve ruhaniler, sema aleminde bulunan sayısız gezegen ve sistemlerde vazifeli hademelerdir. Allah’ın, böyle muazzam sistemleri ve gezegenleri hademesiz yani görevlisiz bırakması mümkün değildir.

Hademe burada "hizmet eden hizmetli, görev yapan görevli" anlamında kullanılıyor. Ki bunlar melekler ve ruhanilerdir. Yani Mars gezegeni hademesiz değildir.

Haşmet konusuna gelecek olursak, Allah’ın mülkünün geniş ve azametli olması ve bu mülkü sayısız melek ve ruhaniler ile doldurup donatması, onun haşmet ve büyüklüğüne işaret ediyor demektir.

Haşmet görkem ve saltanat ile ölçülü bir kavramdır. Gösteriş ve saltanat ne kadar geniş ve büyükse, haşmet de o oranda tecelli eder. Kainatın çok azametli yaratılmasında haşmetin önemli bir payı bulunuyor.

(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Dokuzuncu Mesele.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...