"Şeriat ile devlet nizamı, makul ve itibarî emirlerden oldukları gibi, tabiat dahi itibarî bir emir olup, hilkatte, yani yaratılışta cari olan âdetullahtan ibarettir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
“İtibarî”; hakikatte varlığı olmayıp, varmış gibi kabul edilmiş, öyle itibar edilmiş demektir. Meselâ, sağ, sol, üst, alt birer itibarî emirdirler. Sağ kolumuzun hariçte vücûdu vardır, ama “sağ” diye bir müstakil varlık yoktur.
"İtibarî emir" haricî bir varlığı olmadığı, müşahhas bir cisme sahip olmadığı halde, kanun olarak kabul edilir.
Mesela, suyun kaldırma kanunun haricî bir varlığı yoktur. Ama bu kanun aklî ve itibarî manada insanlık tarafından bilinip kabul edilmektedir. İnsanlığın bilip kabul ettiği şey itibarîdir, maddî bir şey değildir. Gemileri suyun üzerinde yüzdüren kuvvet, bu itibarî olan kanun değil, kanun arkasında asıl iş gören ilahî kudrettir.
Devlet ve devlet nizamı da aynı şekildedir. Yani devlet nizamı dediğimiz mefhumun haricî bir varlığı yoktur. Ama bir kanun olarak vardır; insanlar bu kanuna uyarak nizamı temin ederler. Devlet nizamının varlığı itibarîdir, haricî değildir.
Bir kışlada binlerce askeri hizaya sokan ve bir nizam içinde hareket ettiren şey, komutanın emirleridir. Yoksa her bir asker arasında nizamı sağlamak ve hizaya sokmak için haricî bir ip bağlanmış değildir.
Devlet nizamı, tabiat, suyun kaldırma kuvveti, yerin çekim kanunu gibi tabirler, itibarî şeylerdir, haricî bir vücutları yoktur. Ama materyalist felsefe bu itibarî şeylere haricî bir vücut rengi vererek yaratma fiilini tabiata ve kanunlara irca ediyor. Yani kışladaki askerlerin intizamlı bir şekilde hareket etmelerini komutana değil, maddî iplere veriyorlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü