"Şirke emare, kâinattaki tertib-i esbabdır, her şeyin bir sebeple bağlı olduğudur. Demek esbabın hakiki tesirleri vardır. Tesirleri varsa şerik olabilirler." Bu soru ve cevabını detaylı açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Allah, şu görünen âlemdeki birçok icraatı sebepler vasıtası ile yapıyor. Bütün sebepler birer perdedir. O adi ve basit sebeplerden meydana gelen eşya ise harikadır, çok sanatlıdır, mükemmeldir, hikmetlidir ve kusursuzdur. Elbette ki bu kadar harika, sanatlı ve hikmetli eserler; “şuursuz sebeplerin, kör tesadüfün, sağır tabiatın” işi değildir. Böyle olmasının hikmeti ise, insanların sebeplere takılıp neticeleri sebepten bilerek şirke ve şükürsüzlüğe gitmemesidir. Buna rağmen insanların ekserisi sebeplerin arkasında Allah’ın kudret elini ve isimlerini tecellilerini göremiyor, ya şirke düşüyor ya da gafletle sebeplere perestiş ediyor.
Bir bina temelinden çatısına kadar her merhalesinde nasıl ustanın maharet ve sıfatlarını gösteriyor ise; kâinattaki bütün fiiller ve eserler de Allah’ın isim ve sıfatlarını gösteriyor. Sebeplerin hikmeti; Allah’ın isim ve sıfatlarını izhar ve ilan edilmesidir.
Şayet her şey sebepsiz ve ani olarak vücut bulsa idi, biz Allah’ın birçok isim ve sıfatını idrak edemeyecektik. Sebepler sadece Allah’ın isimlerine birer aynadır ve perdedir; neticelerde hiçbir tesirleri yoktur.
Cenab-ı Hak çok adi sebepleri ali şeylere vesile kılmış, birbirini tanımayan şuursuz varlıkları canlıların hususen insanların hizmetine vermiştir. Ne tavuk ne arı ne koyun ne de ağaç bizi tanımaz, ihtiyacımızı bilmez ve bize merhamet etmezler. Demek ki onları bize hizmet ettiren, ihtiyaçlarımızı bilen, merhameti sonsuz, ikramları payansız, ihsanları nihayetsiz olan Allah”tır.
“İşte ey sersem münkir-i gafil! Göz önündeki bu hakîmane, kerîmane, rahîmane, rezzakane terbiyeti ve bu acib ve harika ve mucize keyfiyeti ne ile izah edebilirsin? Senin gibi serseri tesadüfle mi? Ve kalbin gibi kör kuvvetle mi? Ve kafan gibi sağır tabiatla mı?” (Sözler, Otuz Üçüncü Söz, On Altıncı Pencere)
Ağacın meyve vermesi, nutfeden insanın yaratılması, yumurtalardan civcivlerin çıkması, kafatasında saçın bitmesi, ot yiyen koyun ve sığırdan latif bembeyaz sütün akması gibi harika işler, mükemmel neticeler adi ve şuursuz sebeplerin işi olamaz, o sebepleri de onlardan meydana gelen harika neticeleri de yaratan sonsuz kudret sahibi ve nihayetsiz ilim sahibi Allah’tır.
Evet, toprak, hava, su ve güneş eşyanın vücuda gelmesinde birer sebeptirler. Birinin olmaması halinde istenen maksat hasıl olmaz. Ancak o neticeler o adi sebeplerin işi değildir.
Küçük bir ceviz için koca bir ağacı vesile kılan Allah, ince bir telden de kavun, karpuz ve kabak gibi nice sebze ve meyveleri yaratmaktadır. Tohum ekmeden buğday elde edilmez ama buğdayın meydana gelmesi de şuursuz toprağın işi değildir. Bir mısır danesinden yüzlerce mısır yaratmak Allah’a mahsustur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü