Birinci Sual
İçerikler
-
"Sahabelerin velayeti, velayet-i kübra denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarikine uğramayarak, doğrudan doğruya zahirden hakikate geçip akrebiyet-i İlahiyenin inkişafına bakan bir velayettir ki,.." İzah eder misiniz?
-
"Harikaları az, fakat meziyatı çoktur." Buradaki "meziyatlar" ne olabilir, nasıl açıklayabiliriz?
-
"Evliyanın kerametleri ise, ekserisi ihtiyari değil... Sahabeler ise, sohbet-i nübüvvetin inikasıyla ve incizabıyla ve iksiriyle tarikattaki seyrü sülûk daire-i azimesinin tayyına mecbur değildirler." İzah eder misiniz?
-
"Bir kademde ve bir sohbette, zahirden hakikate geçebilirler." Bilhassa "zahirden hakikate" geçmeyi izah eder misiniz?
-
"Biri, bir sene gezip dolaşıp ta o geceye gelmektir. Bu kurbiyeti kazanmak için bir sene mesafeyi tayyetmek lazım gelir. Şu ise, ehl-i sülûkün mesleğidir ki, ehl-i tarikatin çoğu bununla gider." İzah eder misiniz, "bir sene" nasıl anlaşılabilir?
-
"Zamanla mukayyet olan cism-i maddi gılafından sıyrılıp tecerrüdle ruhen yükselip, dün geceki Leyle-i Kadri öbür gün leyle-i îyd ile beraber,.." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Hissiyat-ı insaniye ruh derecesine çıktığı vakit, o hazır zaman genişlenir." cümlesini nasıl anlamalıyız? Zaman yetmiyor, her mümin için de zamanın genişlemesini ve bu hissiyat-ı insaniyenin ruh derecesine çıkması nasıl olur?
-
"Başkalarına nisbeten mazi ve müstakbel olan vakitler, ona nisbeten hazır hükmündedir." izah eder misiniz? "Sahabelerin hepsi maziye nüfuz, istikbale hulul edebilirdi." diyebilir miyiz?
-
"O hadisata sebebiyet veren ve fesadı çeviren birkaç Yahudiden ibaret değildir ki, onları keşfetmekle fesadın önü alınsın..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Muhtelif milletlerin İslamiyete girmeleriyle, birbirine zıt ve muhalif çok cereyanlar ve efkâr karıştı. Bahusus, bazıların gurur-u millileri Hazret-i Ömer’in (r.a.) darbeleriyle dehşetli yaralandığından, seciyeten intikama fırsat beklerlerdi." İzah?
-
On Beşinci Mektup'taki Hz. Ömer ve Hz. Yakup ile alakalı bölümleri biraz açar mısınız?
-
"Bizim halimiz şimşekler gibidir; bazen görünür, bazen saklanır." Şimşek her zaman görünmüyor mu, konuyla şimşeğin alakasını açar mısınız?
-
"İnsan her ne kadar fail-i muhtar ise de meşiet-i İlahiye asıldır, kader hâkimdir. Meşiet-i İlahiye, meşiet-i insaniyeyi geri verir, hükmünü icra eder. Kader söylese, iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz’î susar." İzah eder misiniz?
-
"Kader gelince göz kör olur." Kader ilim nevinden olduğuna göre, kaderin hükmü geldiğinde insanın âdeta iradesi elinden alınmışçasına tesir altında kalarak bir fiili işlemesini nasıl anlamalıyız?
-
"Kader söylese, iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz’î susar." ifadesini cüz'î ihtiyariyenin sıfırlanması şeklinde mi anlamalıyız? İmtihan ve mükellefiyet sırrı ile bu cümle tezat teşkil ediyor değil mi? Kader irademizi bağlıyor mu?