Hatime
İçerikler
-
"Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir. Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talip bedbaht nefsim!" On Dördüncü Söz'ün Hatimesini izah eder misiniz?
-
Üstadımızın, ekseriyetle nefsini muhatap kabul edip ağır ithamlar yapması tevazu mudur? “Hatimede bir ders-i ibret ve bir sırr-ı inâyet bahsedilecektir.” buyuruyor. Burada nasıl bir inâyet söz konusudur ve nasıl bir ibret dersi verilmiştir?
-
"Bilir misin, neye benzersin? Deve kuşuna! Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, ta avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda..." Ancak, deve kuşunun avcıyı görmesi halinde başını kuma sokmadığı, her normal hayvan gibi kaçtığı ifade ediliyor?
-
"Ey nefis! Şu temsile bak gör: Nasıl dünyaya hasr-ı nazar, aziz bir lezzeti, elim bir eleme kalb eder. " Bu cümlede geçen "aziz lezzet" nedir; elim bir eleme nasıl kalbolur?
-
"İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar..." İkinci adamın bakış açısını biraz açabilir misiniz? Ayrıca o biçare adamın, "bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak istemesi" ne manaya geliyor?
-
"Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. Merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? Erkekçesine ölümün yüzüne gül..." İzahı?
-
"Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder..." Bu paragrafta nefsin şikâyet ettiği bütün konular, çoğu insanın gündemde tuttuğu, arkasına sığındığı bahanelerdir. Bu bahanelere nasıl cevap verilmelidir?
-
"Ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalb olup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sürat peyda ediyor." İzah eder misiniz?
-
"Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor." cümlesini nasıl anlamalıyız? Asrımız medeniyet ve teknoloji asrı olarak görülüyor ve insanların düne göre daha güçlü olduğu zannediliyor.
-
İnsan neden kendini mukayese etme ihtiyacı hisseder? Herkesin arkadaşlığı kabir kapısına kadar mıdır? "Musibette beraber olmak" tesellisi niçin kabrin öbür tarafında esassızdır?
-
"Zelzele gibi vakıalar olan şu hadisat-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller." İzah eder misiniz?
-
"Zemine nebatat ve hayvanat envaından giydirilen birbiri üstünde..." Burada "Meczup mevlevî" tâbiri niçin kullanılmıştır? "Omuz silkme" benzetmesi neyi hatırlatmaktadır? Bu bahsin, İzmir zelzelesi ile irtibatlandırılmasının hikmeti nedir?
-
"Belki öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîm'in emriyle ehl-i imanın fâni malını, sadaka hükmüne çevirip ibka etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara keffarettir.” Bu cümleyi nasıl anlamalıyız? “Küfran-ı nimet” tâbirinin tercihi nedendir?
-
"Nasılki bir gün gelecek, şu müsahhar zemin, yüzünün zîneti olan âsâr-ı beşeriyeyi şirk-âlûd, şükürsüz görüp, çirkin bulur." Burada; “âsâr-ı beşeriye” ziynet olarak nazara veriliyor, hikmeti nedir?