"Söylenmeyecek maddî mânevî zemin gürültüleriyle" ifadesini nasıl anlayabiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İşte, bu mesele-i Miraciye de aynen böyle oldu. Doksan dokuz gün içinde yalnız Leyle-i Regaip ve Leyle-i Miraca yağmur rahmetinin tevafuku ve o iki gece ve güne mahsus olması, daha evvel ve daha sonra olmaması ve ihtiyac-ı şedidin tam vaktine muvafakatı ve Miraciye Risalesinin burada çoklar tarafından şevkle kıraat ve kitabet ve neşrine rastgelmesi ve o iki mübarek gecenin birbiriyle birkaç cihette tevafuk etmesi ve mevsimi olmadığı için acîp gürültülerle, söylenmeyecek maddî mânevî zemin gürültüleriyle feryatlarına tehditkârâne ve tesellidârâne tevafuk etmesi ve ehl-i imanın meyusiyetinden teselli aramalarına ve dalâletin savletinden gelen vesvese ve zaafiyetine karşı kuvve-i mâneviyenin takviyesini istemelerine tam tevafuku, bu geceler gibi şeâir-i İslâmiyeye karşı hürmetsizlik edenlerin hatalarına bir tekdir olarak, 'Kâinat bu gecelere hürmet eder, neden siz etmiyorsunuz?' diye mânâsında, kesretli rahmetle şeâir-i İslâmiyeye karşı, hattâ semâvât ve feza-yı âlem hürmetlerini göstermekle tevafuk etmesi, zerre miktar insafı olan bilir ki, bu işte hususî bir kast ve irade ve ehl-i imana hususî bir inayet ve merhamettir; hiçbir cihetle tesadüf ihtimali olamaz."(1)

Risaleleri basan bütün yayınevlerinin baskılarında geçen bu ifade ile alakalı herhangi izahat bulamadık. Fakat yapılan müzakere neticesinde şöyle bir şey söylenebilir:

Bu zamanda doksan gündür yağmamış yağmurun sadece Mi'rac ve Reğaib gecelerinde gelmesi ve başka zamanlarda gelmemesi tevafuku gösteriyor ki, burada açık dersler vardır. Burada yağmurun gelmesinin hikmeti Mi'rac risalelerinin ve iman hakikatlerinin aşk ve şevkle okunması ve neşrine rast gelmesinin bir mükâfatı olarak anlaşılabilir. Yağmurun normal şartlarda gelme zamanı olmadığı halde, gök gürültüsünün acip feryatları herkesçe görünen semavî bir hâdisedir. Herkesin göremediği ve duyamadığı âdeta manevî canibten de böyle gürültülü ve feryatlı şeylerin de Üstad tarafından hissedildiği anlaşılıyor. Ama buna herkes hüsnüzanla bakmayacağından ve itiraz edeceğinden dolayı, Üstad bu hakikati; "söylenmeyecek maddî- mânevî zemin gürültüleriyle" cümlesiyle ifade etmektedir.

Fakat bu gürültülü ve feryatlı olan maddî ve manevî sesler, hem tehditkârane hem de tesellidarane olduğu anlaşılmaktadır. Evet, bu hâdisenin, ehl-i imanın küfür ve isyandan gelen ağırlığa karşılık teselli ve manevî yardım istemelerine tevafuk etmesi çok manidardır. Aynı şekilde ehl-i küfrün isyanına karşı onlara da bu seslerde şöyle hiddetli dersler vardır: “Kâinat bu gecelere hürmet eder, neden siz etmiyorsunuz?”

Evet, Leyle-i Reğaib ve Leyle-i Mi'rac gibi şeair-i İslamiye olan gecelere semavat bir hoş-amedi gibi hürmetini gösterip alkışlarken, zerre miktar aklı ve iz'anı olanların, bunun bir inayet ve merhamet olduğunu ve tesadüfün buna karışamayacağını anlaması gerekir.

(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, 19. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 972
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...