"Şu saray içinde bulunan ve memleketi ihata eden yeknesak unsurlar, madenler var. Âdeta, memleketten çıkan her şey o maddelerden yapılıyor..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Elementler âlemi bir tarla gibidir ve yeryüzündeki bütün bitkiler ve hayvanlar onlardan yapılırlar.
“Tarla kimin ise mahsulât da onundur...” (1)
Tarlalar sayılamayacak kadar çok... Kendimizden başlayalım. Başımız bir tarla gibi; üzerinde saçlar bitiyor. Biz, saçlarımızı kendi ilmimizle ve kudretimizle dokumadığımıza göre, saçlar da bizim kendi mülkümüz değil, başımız da.
Bir ağacın başında da yapraklar ve meyveler boy gösteriyor… O ağaç da bir tarla gibi... Meyveler onun mahsulleri... Ağaç kimin ise meyveler de onundur...
Ağacın dikildiği bahçeye bakıyoruz... Yüzlerce ağaç aynı topraktan besleniyorlar... O bahçe de bir tarla gibi, her bir ağaç o tarlanın bir mahsulü... Bahçe kimin ise ağaçlar da onundur...
Karadaki böyle sayılamayacak kadar çok misali hayal âlemimizde canlandırarak, denizlere varıyoruz. Bu defa karşımıza şu hakikat çıkıyor:
“Deniz kimin ise içindekiler de onundur.”(2)
Deniz büyük akvaryum... Onda yüzen balıkları akvaryumun yaptığını kim iddia edebilir...
Nur Külliyatı'nda esir maddesi de bir tarlaya benzetilir. Yıldızlar o tarlanın mahsulleri yahut o bahçenin çiçekleri gibi.
Tarla ve deniz... İkisi de Allah’ın mülkü... O mülklerden çıkan her şey de yine onun mülküdür. Birinin üstünde bir şeyler bitiyor, diğerinin ise içinde...
Yine kendimize dönelim... Biz ne başımızda uzayan saçlara malik olabiliriz, ne de kanımızda yüzen beyaz ve kırmızı kürelere.
Biz içimize ve dışımıza hakiki manada malik olamazken, bir ağacın, bir dağın, bir denizin kendi içine ve dışına sahip olmalarını nasıl düşünebiliriz?!.
Dipnotlar:
1) bk. Sözler, Yirmi İkinci Söz, Birinci Makam.
2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü