“Sual: Şu pis istibdat ne vakitten beri başlamış, geliyor? Cevap: İnsanlar hayvanlıktan çıkıp geldiği vakit, nasılsa bunu da beraber getirmiştir.” Bu ifadeyi açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İnsan nasıl bebeklik dönemi ile başlayıp, ihtiyarlık ve ölüm ile son bulan bir dönem ve süreç geçirir. Ve bu süreç ve dönem basitten mükemmele doğru seyreder. Bu süreç içerisinde insan çok zorluklar ve meşakkatler çekerek, kemal bulup olgunlaşır.

Aynı süreçler, dönemler ve olgunlaşmalar, geniş manada insanlığın toplumsal ve sosyal hayatında da caridir. Aynı şekilde toplumlar da basitten mükemmele doğru ilerleyip olgunlaşır.

Üstad bu manayı teyit eden şu tespitleri yapıyor:

"Birincisi: Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-i beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye itibariyle beşer birkaç devri geçirmiş:"

"Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri,
İkinci devri memlûkiyet devri,
Üçüncü devri esir devri,
Dördüncüsü ecir devri,
Beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir."

"Vahşet devri dinlerle, hükûmetlerle tebdil edilmiş, nim-medeniyet devri açılmış. Fakat, nev-i beşerin zekîleri ve kavîleri, insanların bir kısmını abd ve memlûk ittihaz edip hayvan derecesine indirmişler. Sonra bu memlûklar dahi bir intibâha düşüp gayrete gelerek o devri esir devrine çevirmişler; yani, memlûkiyetten kurtulup fakat el-hükmü li'l-ğâlib (hüküm güçlü olanlarındır) olan zâlim düsturuyla yine insanların kavîleri zayıflarına esir muâmelesi yapmışlar. Sonra, İhtilâl-i Kebîr gibi çok inkılâplarla, o devir de ecîr devrine inkılâp etmiş. Yani, zenginler olan havas tabakası, avâmı ve fukarayı ücret mukabilinde hizmetkâr ittihaz etmesi, yani sermaye sahipleri ehl-i sa'yi ve ameleyi küçük bir ücrete mukabil istihdam etmeleridir."

"Bu devirde sû-i istimâlât o dereceye vardı ki, bir sermayedar, kendi yerinde oturup, bankalar vâsıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir biçare amele, sabahtan akşama kadar, tahte'l-arz madenlerde çalışıp, kut-u lâyemût derecesinde, on kuruşluk bir ücret kazanıyor. Şu hal, müthiş bir kin, bir iğbirar verdi ki, avâm tabakası havâssa ilân-ı isyan etti. Şu asrın tâbiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik sûretinde, evvel Rusya'yı zîr ü zeber edip geçen Harb-i Umûmiden istifade ederek, her yerde kök saldılar. Şu bolşevizmin perdesi altındaki kıyâm-ı avâm, havâssa karşı bir kin ve bir tezyif fikrini verdiğinden, büyüklere ve havâssa âit medâr-ı şeref herşeyi kırmak için bir cesaret vermiş."(1)

Eskide değişimler ve dönüşümler, devlet ve din eli ile yapılır, savaşlar, dinler ile milletler arasında yapılırdı. Artık sosyal ve siyasal şartların değişmesi ve insanlığın toplumsal olarak çok evrimler geçirmesinin neticesinde, değişimler ve dönüşümler toplumsal sınıfların eline geçmiştir. Tabi devlet ve din bütünü ile soyutlanmış değildir.

Mesela; önceden harp ve savaşlar, Osmanlı ile Rus arasında olurdu, yani millet ve devletler arasında yapılırdı, şimdi zengin ile fakir arasında oluyor. Fakir Ruslarda da var Türklerde de var. O zaman Rus fakir ile Türk fakir arasında sınıf bağı ve sınıf kardeşliği oluştu ve savaş bütün dünyaya yayıldı. Çatışmalar yerellikten çıkıp umumileşti. Komünizm bu sosyal evrimi kullanıp kavgasını dünyaya yaydı. Karl Marksın on sayfalık manifestosunun bütün işçi sınıflarını harekete geçirmesinde, bu sosyal realite ve evriminin de payı büyüktür. Nasıl eski savaş gereçleri yerini yenilerine terk etti ise, eski sosyal yapılar da yerini yeni sosyal yapılara terk etti. Mücadele ve mücahadeler devletlerin ve milletlerin elinden toplumsal sınıfların eline geçti. Savaş araç ve gereçleri de ikna, ispatçılık, hitap ve diplomasiye dönüştü, ona terki mevkii etti.

Üstad'ın istibdat için sarf ettiği “İnsanlar hayvanlıktan çıkıp geldiği vakit, nasılsa bunu da beraber getirmiştir.” sözü, insanlığın daha tam olarak medeni ve demokratik bir rejim anlayışına yetişemediğini ifade ediyor. Bu baskı illetinin de insana ve insanlığa ait değil, hayvana ve ilkel dönemlere ait bir halet olduğunu vurgulaması, istibdadın ne denli bir hastalık olduğuna işarettir. Yoksa hayvanlıktan çıkıp gelmek tabiri, evrimcilerin iddia ettiği gibi hayvanlıktan çıkıp gelmek değil, ilkel ve basit sosyal süreç ve dönemlere işaret içindir. Nitekim insanların ilk toplumsal süreci ile şimdiki toplumsal süreci arasında, tekamül kanunu gereği çok farklar vardır. İşte Üstad Hazretleri bu süreç farkına işaret ediyor.

(1) bk. Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Altıncı Risale.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...