"Süleyman'da sadakatle beraber esaslı bir ihlas gördüm." İhlas ile sadakat arasında nasıl bir münasebet vardır?
Değerli Kardeşimiz;
Bir insan, bir menfaatten dolayı bir insana sadık kalabilir. Ama bu sadakat menfaat için olduğundan ihlaslı olmaz.
"İhlas" kelime olarak kalbini safi etmek, içten, samimi, riyasız muhabbet manalarına geliyor. Istılahta ise, sırf Allah emrettiği için ibadet etmektir. Yani yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakiki ve esas gaye etmeyerek, yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek demektir. İnsanlara riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak manasına da geliyor.
İbadetleri Allah emrettiği için yapmak ve neticesinde de Allah’ın rızasını kazanmak düşüncesi, ivazsız ve safi tam bir ihlastır. İbadetler insanın Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmasında en mühim bir vasıtadır.
“İbadetin ruhu, ihlâstır. İhlâs ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir fayide ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faideler, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar." (İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, 21 ve 22. ayetlerin tefsiri.)
Şayet ibadetlerimizde herhangi bir menfaat gözetilirse, batıl olur. Amellerde en küçük bir menfaat düşüncesi bile ihlası zedeler, safiyetini bozar. İbadetlerde esas gaye sadece Allah rızası olmalıdır.
Süleyman Ağabey’de bu iki güzel haslet de bulunuyor. Yani hem sadık hem de ihlaslı bir Nur talebesi. Sadık olup muhlis olamayabilirdi. Sadakat ihlasla mana kazanıyor. İhlasın olmadığı yerde sadakatin bir ehemmiyeti yoktur. Böyle bir sadakate tabasbus da denilmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü