"İbadet, cennete girmek ve cehennemden kurtulmak için kılınmaz; bozulur. Belki rıza-yı İlahi ve emr-i Rabbanî için yapılır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"...Zaten ibadet, cennete girmek ve cehennemden kurtulmak için kılınmaz; bozulur. Belki rıza-yı İlahi ve emr-i Rabbanî için yapılır." (Emirdağ Lahikası-II, 93. Mektup)
İbadeti bir cesede benzetecek olursak, onu ayakta tutan ve manalı hâle getiren ruh ihlastır. İbadet, Allah emrettiği ve O’nun rızasını kazanmak için yapmaktır.
İbadet, sadece cennete girmek ve cehennemden kurtulmak için yapılırsa, ruhu olan ihlas gider ve menfaate dönüşür.
"Ubudiyet, emr-i İlâhîye ve rıza-yı İlâhîye bakar. Ubudiyetin dâîsi emr-i İlâhî ve neticesi rıza-yı Haktır. Semerâtı ve fevâidi uhreviyedir..." (Lem’alar, 17. Lem’a)
İllet bir ibadetin emredildiği için yapılmasıdır. Hikmet ise ibadetten hâsıl olan faydadır.
Anadolu’dan İstanbul’a gelmekte olan bir tüccarın bu seyahatinin illeti “ticaret”tir. Hikmeti ise, daha çok zengin olmak ve dünya nimetlerinden daha fazla istifade etmektir. Buna göre söz konusu şahsa, “İstanbul’a niçin gidiyorsun?” diye sorsak; “Zengin olmak için” demez, “ticaret yapmaya gidiyorum” der. Biri illete, diğeri hikmete cevaptır.
O halde, “Niçin ibadet ediyorsun?” sualinin cevabı da “Rabbim emrettiği için” şeklinde olacaktır. Bu emri tutmanın maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî pek çok da faydası vardır, ama ibadet bu faydalar için yapılmaz. Bunlar meselenin hikmet yönüdür. Kulun işi ibadettir; emir dinlemek, yasaklardan sakınmaktır. Kula, kulluk yaraşır. İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna, Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet cihetidir.
Meselâ oruç tutmanın sıhhat yönünden birçok faydaları var. Bütün bu faydalar orucun hikmet cihetidir. Ama oruç bu faydalar için değil; Allah emrettiği için tutulur." Bu ibadetin zamanı Ramazan ayıdır. Bir kimse, Ramazan ayında bir ay oruç tutmayıp da, Ramazan dışında on bir ay nafile oruç tutsa, bu ibadeti yerine getirmiş olmaz. Eğer mesele sadece orucun hikmet yönü, olsa idi, on bir ay tutulan orucun faydası daha fazladır, ama farz olan oruç hâlâ tutulmamıştır.
Orucun belli bir başlama ve bitiş vakti vardır. Kişi, orucuna imsaktan hemen sonra başlasa da, iftarını yatsıdan birkaç saat sonra yapsa orucu makbul olmaz. Daha fazla bir süre aç kalmıştır, ama oruç tutmamıştır. Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan bu ibadet makbul sayılmaz.
Oruç tıbbî faydaları için tutulmadığı gibi, içki de sağlığa büyük zarar verdiği için haram edilmiş değildir. Esas olan Allah’ın emir ve yasağıdır.
Cenab-ı Hak, insanı iman ve ibadet için yaratmıştır. “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi, 56) âyeti de bu hakikati beyan etmektedir. Bazı müfessirler ayette geçen ibadet kelimesini marifet olarak tefsir etmişlerdir. Yani insanın yaratılmasından asıl maksat, Halık’ını tanıması, O’na itaat ve ibadet etmesi ve böylece O’nun rızasını kazanmasıdır.
Allah’ın rızasını kazanmak kadar büyük bir saadet düşünülemez. Bunun en büyük vesilelerinden biri ibadettir. İbadetle insan, kalbini Rabbine bağlar; tevekkül ile O’na istinad eder, hâdiselerin tazyikinden kurtulur, huzur ile yaşar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü