"Bazen bir adamın ihlâsı, yirmi adam kadar faide verir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İhlas; bir işi safi ve katıksız olarak, hiçbir menfaat gözetmeden sırf Allah için yapmaktır.
Üstat hazretleri İhlas risalesinde Birinci Düstur olarak; “Amelinizde rızâ-yı İlâhî olmalı. ... ” buyuruyor. Zaten ihlas denilince de ilk önce bu düstur akla gelir.
İhlas, kulun Allah ile samimi bir bağ kurmasıdır. Bu bağ Allah’ın rızasını kazandırır, O’nun sonsuz kudretini arkasında zahir olarak bulur. Böyle bir kulun insanlığa faydası ise tahmin bile edilemez.
Peygamberlerin ve salih insanların tek başlarına bir kavmi, müspet manada değiştirmelerindeki ince sır da buradan ileri gelir. Yani ihlasta bitmek tükenmek bilmeyen muazzam bir kudret ve kuvvet vardır. Bir zerre ihlaslı amelin, tonlarca ihlassız amele galip ve üstün gelmesinde de bu incelik var. İhlas kemiyete değil, keyfiyete bakar. Hatta ihlas sahasında kemiyet ile keyfiyet ters orantılıdır. İşin içine kemiyet girdikçe keyfiyet azalır. Keyfiyet arttıkça da kemiyet kaybolur. Yani İhlaslı bir kişi, muvaffakiyetin neticesine ve çokluğuna bakmaz. Asıl muvaffakiyet ve başarının Allah'ı razı etmekte olduğunu bilir.
Fayda da zarar da Allah’ın elindedir. Allah ihlaslı kullarına yirmi değil, yirmi bin faydayı da verebilir. İhlasta rakamın ve kemiyetin hiçbir ehemmiyeti yoktur. Üstad'ın "yirmi" ifadesi de çokluktan kinayedir.
İhlası kazanan, sonsuz hayrı ve menfaati kazanmış demektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü