"Sultan Abdülhamid'in mecbur olduğu istibdadını hürriyet zanneden ve Kanun-u Esasînin müsemmâsız isminden ürken adamın sözünde ne kıymet olur?" İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem de çok adamlar görmüşüm, Sultan Abdülhamid'e ahrardan ziyade hücum ederdi ve derdi: 'Hürriyeti ve Kanun-u Esasîyi otuz sene evvel kabul ettiği için fenadır.' İşte, yahu, Sultan Abdülhamid'in mecbur olduğu istibdadını hürriyet zanneden ve Kanun-u Esasînin müsemmâsız isminden ürken adamın sözünde ne kıymet olur?" (1)
Osmanlının bazı sefih aydın ve şairleri, hürriyeti helal haram demeden, tam bir serbestlik olarak tasvir etmişler ve dindar halkın hürriyet ve meşrutiyete mesafeli durmasına sebep olmuşlar.
Üstad Hazretleri bu yanlışı düzeltmek için; hürriyet ve meşrutiyetin İslam’a uygun tanımını yaparak, o dindar halkı şeriata uygun olan hürriyet ve meşrutiyete alıştırmaya çalışıyor. Burada ise; o sefih aydın ve şairlerin bazı tutarsız hallerini göstererek, kabil-i hitap olmadıklarını, ciddiye alınmamaları gerektiğini ifade ediyor.
Abdulhamit Han Hazretlerini iki taraf da eleştiriyor. Bazıları hürriyet ve meşrutiyeti otuz sene evvel kabul ettiği için İslam’a darbe vurduğunu kabul ederler; "Allah'tan başka kimse hüküm koyamaz." diyerek, hatta tekfir ederlerdi. Öyle ki, bunların tenkitleri hürriyetçilerden de daha aşırı ve acımasızdı. Bazıları da hürriyet ve meşrutiyeti tam temin etmeyip istibdat yaptığını savunurlardı.
Yukarıya aldığımız paragrafta Sultan Abdülhamid'in mecbur kaldığı kısmi ve zayıf istibdadını hürriyet zannedip, hürriyetin hakiki manasına hücum eden akılsızların dikkate ve ciddiye alınmaması gerektiğine ima ediliyor.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü