"Tarik-i gayr-ı meşru ile bir maksadı takip eden, maksudunun zıddıyla ceza görüyor. Wilson, Klemanso, Venizelos gibi..." Buradaki şahıslarla ilgili bilgi vererek izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Şeriatın * اَلْقَاتِلُ لاَ يَرِثُ düstur-u âdilânesi, şeriat-ı fıtriye olan kavanin-i kadere muntabıktır ki, tarik-i gayr-ı meşru ile bir maksadı takip eden, maksudunun zıddıyla ceza görüyor. Wilson, Klemanso, Venizelos gibi..."(1)
Meşru amaca, meşru yollarla gidebilir. "Amaca giden her yol mubahtır." ifadesi hakça ve doğru bir yaklaşım değildir.
Meşru amaca meşru olmayan yollar ile gidenler, genelde amacının tersi ile ceza görüyorlar, bu da fıtratın bir kuralıdır.
Mesela, birisi miras alma niyeti ile akrabasını öldürse şeriat bu adama miras vermiyor. Bu da katilin amacının tersi ile cezalandırılması oluyor.
Georges Clemenceau (Klemanso) 1841-1929
Fransız devlet adamı ve siyasetçisidir. Asıl mesleği doktorluk olmasına rağmen bir politikacı olarak tanınmıştır. Uzun yıllar siyasî faaliyetler içinde bulunmuş ve başbakanlığa kadar yükselmiştir.
Clemenceau, 1841 yılında Vendee'nin Mevilleron-en-Pareds kasabasında doğdu. 1852 yılında Nantes'da bir liseye başladı. Önceleri aile mesleği olan doktorluğa ilgi duydu. Babası Benjamin doktor olup oğlunun da doktorluk eğitimini görmesini istiyordu. Bu konuda babasından ilk bilgileri aldı. Yaz tatillerini de kasabadaki evlerinde ve babasının kitaplarını okuyarak geçirdi. Bilime meraklı olup, felsefe ve tarih bilgisini arttırmaya çalıştı.
İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinde de büyük pay sahibi olan Clemenseau, Venizelos'un isteklerini geri çevirmemiştir. 14 Mayıs 1919 yılında masa başında verilen karardan bir gün sonra İzmir Yunanlılar tarafından işgal edildi. Birinci Dünya Savaşının galip devletleri kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla işgal girişimlerini devam ettirdiler. Zor kullanmak suretiyle milletleri esaret altına alabileceklerini sandılar. Vatanlarını korumak için Kurtuluş Savaşı'nı başlatan kahraman millet, esarete izin vermeyerek planları akim bıraktı. Böylece Clemenseau, amacına ulaşamadı. Birçok katliam yapılmasına rağmen, milletimizin esaret altına alınamayacağı bir kez daha gösterilmiş oldu.
Savaş sonrasında mağlup devletlere her türlü baskıyı yapan, Fransa'nın emelleri için her yolu deneyen Clemenceau, 1919 yılında cumhurbaşkanlığına aday oldu, ancak, seçimi kazanamadı. Başbakanlığı da bırakarak siyasi hayattan tamamen çekildi. 1929 yılında Paris'te öldü.
Thomas Woodrow Wilson (1856 - 1924)
Amerikalı politikacı, devlet adamı ve A.B.D.'nin 28. Cumhurbaşkanı. (Virginia 1856 - Washington 1924) İkinci kez cumhurbaşkanı seçilişinin ikinci yılında (1918), Birinci Dünya Savaşı sonunda uluslararası ilişkilerde izlenmesini uygun gördüğü ilkeleri on dört madde halinde toplamış ve bu konuda kongrenin onayını da sağlamıştır. Wilson bu ilkelerin uygulanmasını adil bir barış için şart sayıyordu. "Wilson İlkeleri" adı verilen belgenin 12. maddesi Türkiye'yi doğrudan doğruya ilgilendiriyordu. Zira bu madde ile Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması esas olarak ele alınıyor, parçalanmış ülkenin azınlıklarına muhtariyet tanınması ve bunların Amerikan mandası altına alınması öngörülüyordu.
Türkler sadece belirli bölgelerde egemen olabileceklerdi. Gene aynı maddeye göre Türk Boğazları bütün devletlerin gemilerine açık olacak ve buraların kontrolü uluslararası bir heyete verilecekti.
Wilson, görüşlerini uygulayabilmek amacıyla King-Crane adı verilen bir komisyon kurdu ve gerekli incelemeleri yapmak üzere bu heyeti Türkiye'ye gönderdi. King-Crane Komisyonu Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde, Suriye'de ve Tiflis'te incelemeler yaptı. Bu komisyonun verdiği raporu benimseyen Başkan Wilson da Anadolu'da bağımsız Ermeni devleti kurulmasını kabul etti. Yunanlılar İzmir'i işgale hazırlanırken İngiltere Başbakanı Lloyd George'un bu konuda kendisinden istediği onayı da esirgemedi.
Eleutherios Venizelos (1864 - 1936)
1864 yılında Girit-Hanya'da doğan Venizelos, hukuk öğrenimi gördü. Girit'in Yunanistan'a katılmasını amaçlayan ayaklanmaları düzenledi. 1898 yılında Girit komiserliğine atanan Prens Georgios'u düşürdükten sonra, yüksek komiser yardımcılığını elde etti.
1910'da Yunanistan'daki askeri yönetimin başkanlığına getirilen Venizelos, Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ ile kurduğu Balkan Birliğinin desteğiyle, Türkiye'ye açtığı savaşta, Girit'in 1913'de Yunanistan'a bağlanmasını sağladı. Osmanlılardan aldığı toprakları kaybetme korkusuyla, I. Dünya Savaş'ında tarafsız kalmayı tercih etti. Ancak, İtilâf Devletleri'nin verdiği teminatla Çanakkale'ye kuvvet göndermeye kalkışınca, Kral Konstantinos tarafından istifaya zorlandı (1915).
Aynı yıl yapılan seçimlerle tekrar iktidara geldi. Fakat Sırbistan'ın yanında savaşa girme kararı, ikinci kez görevinden uzaklaştırılmasına sebep oldu. 1916 yılında Selanik'te muhalif bir hükümet kurdu ve ancak 1917 yılında Konstantinos'un tahtı bırakmasından sonra Yunanistan'a dönebildi. I. Dünya Savaşı'ndan sonra yapılan Nöyyi ve Sevr Antlaşmaları'yla sağladığı topraklarla, 1918 muhtırasında belirttiği "megaloidea"sını (Tüm Yunanlıların birleştirilmesi) gerçekleştiremeyince, İngilizlerin desteğiyle 1920 yılında Türkiye ile savaşa girdi.
1928'de milli birlik hükümetiyle iktidara geldi. Bu yıllarda Türkiye'ye karşı barışçı bir siyaset uygulamaya çalıştıysa da ülke içindeki ekonomik dengesizlik, onu 1933'te iki kez hükümetten çekilmek zorunda bıraktı. 1935'te Girit'in bağımsızlığını ilan etmesi durumunu güçleştirdi. Seçimleri kaybedince Paris'e gitti ve orada gıyaben ölüme mahkum edildi. 1936 yılında Paris'de öldü.(2)
Üstadımız bu üç şahsiyet için, şan ve şöhret için her yolu mubah görüp, her vasıtaya başvuranlar, muvakkaten bir şöhret elde etseler bile sonrasının elim bir sukut olacağı tespitini yapmaktadır.
Dipnotlar:
(1) bk. Tulûât, Müstehak Bir Ceza.
* "Katil miras alamaz." (Tirmizî, Ferâiz: 17; Ebu Davud, Diyât: 18; Dârimî, Ferâiz: 41; İbni Mâce, Ferâiz: 8:, Diyât: 14; Müsned, 1:49).
(2) bk. "Kim Kimdir" adlı web sayfasından alınmıştır. Erişim: 11.5. 2018.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar