"Bidayet-i inkılâbımızdan beri, sevâb-ı âhiretin vesilesini dinsizcesine şan ve şerefe vasıta yapanlar, müthiş bir rezaletle neticelendi. Muvakkat bir şan ve şereften sonra, elîm bir sukut takip etti." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Bidayet-i inkılâbımızdan beri, sevâb-ı âhiretin vesilesini dinsizcesine şan ve şerefe vasıta yapanlar, müthiş bir rezaletle neticelendi. Muvakkat bir şan ve şereften sonra, elîm bir sukut takip etti."(1)
Bidayet-i inkılap 1908'de yapılan inkılabın başlangıç günleridir. Jön Türk inkılabı veya Jön Türk İhtilali, Temmuz 1908 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Padişah II. Abdülhamid yönetiminin sona ermesi ve Meşrutiyet'in yeniden ilanı talebiyle gerçekleşen inkılaptır. İnkılabın ardından 24 Temmuz 1908'de Sultan II. Abdülhamid tarafından İkinci Meşrutiyet yeniden ilân edildi.
Jön Türk Devrimi veya Jön Türk İhtilali, Temmuz 1908 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Padişah II. Abdülhamid yönetiminin sona ermesi ve Meşrutiyet'in yeniden ilanı talebiyle gerçekleşen devrimdir. Devrimin ardından 24 Temmuz 1908'de II. Abdülhamid tarafından İkinci Meşrutiyet yeniden ilân edildi.
Devrim ilk olarak 3 Temmuz 1908 tarihinde Resne'de Kolağası Niyazi Bey'in 400 asker ve sivilden oluşan bir çete ile dağa çıkması ile başladı. II. Abdülhamid'in ihtilale yönelik tedbirleri subayların İttihad ve Terakki Cemiyeti üyesi olmaları nedeniyle işe yaramadı. Cemiyetin Manastır merkezi, padişaha, Kanun-ı Esasî'yi yürürlüğe koymasını ve 26 Temmuz'a kadar Meclis-i Mebusan'ın açılmasına izin vermesini isteyen bir telgraf çekti. Eyüp Sabri kumandasındaki Ohri Taburu ile Niyazi Bey'in komutasındaki Resne Taburu 22 Temmuz gecesi Manastır'da birleşti ve Manastır Fevkalade Kumandanı olarak görevli bulunan Miralay Fevzi Bey'i dağa kaldırdılar. 23 Temmuz günü atılan 21 pare top atışı ile Manastır'da İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından Meşrutiyet yönetimi ilan edildi ve karar telgraflarla Yıldız Sarayı'na bildirildi.(2)
Bu tarihten sonra iktidarı ele alan Jön Türkler hem dine karşı lakayt hem de Osmanlıyı bir macera ve savaşın içine çekerek, Osmanlının dağılması ve yıkılmasına sebep olmuşlardır. Birinci Dünya savaşından sonra Osmanlı fiilen bitmiş Anadolu işgale uğramıştır. Böylece ahiretin sevabına vesile olan tüm değerlerimizi, şan ve şerefine vesile yapanların hevesleri kursaklarında kaldı. Bu şan ve şeref muvakkat oldu ve müthiş bir rezalete ve sefalete düçar oldular...
Dipnotlar:
(1) bk. Tulûat, Müstehak Bir Ceza.
(2) bk. .Kemal Gözler (2000). "Türk Anayasa Hukuku". Bursa: Ekin Kitabevi Yayınları. s. 37.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü