"Pakistan Maarif Vekili Nurlar için benim yanıma geldi, Risale-i Nur’un bir kısmını aldı. 'Doksan milyon Müslümanlar içinde neşrine çalışacağım' dedi.." Bu husustaki çalışmalar nelerdir?
Değerli Kardeşimiz;
Malum olduğu üzere Üstad Hazretleri, 1950'den sonra başta İslam ülkeleri olmak üzere, birçok ülkeye Risale-i Nurları değişik vesilelerle göndermiştir. Hacca giden hacılar da bu vesilelerden biridir.
Hintli Müslümanların eline de Risale-i Nurlar ilk önce hacılar vesilesiyle ulaşmıştır. Başta Ali Ekber Şah olmak üzere birçok Hintli âlimin eline Risale-i Nurlar geçmişti.
Pakistan 1947'de hürriyetine kavuştuğu için, bu dönemlerde tümüne Hint Müslümanları deniyordu. Ali Ekber Şah Pakistan’ın Haydarabad şehrinde bulunan Sint Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanı idi. Aynı zamanda Pakistan'ın Milli Eğitim Bakan Yardımcısı idi.
1951'de resmi bir ziyaret için Türkiye'ye gelecek olan Ali Ekber Şah'a Pakistan uleması, Bediüzzamandan sorması için kendisine yetmiş kadar sual yazıp verirler. Ali Ekber Şah Ankara'ya gelip resmî işlerini tamamladıktan sonra, Bediüzzaman ile görüşmek istediğini söyler. Kendisini Üstad'ın talebesi olan Seyyid Salih Özcan Ağabey ile tanıştırırlar. Salih Özcan Ağabeyle beraber Emirdağ'da Üstad Hazretlerini ziyaret ederler. Ali Ekber suallerini sormadan Üstadımız; "Kardeşim Ali belki senin aklına şöyle bir sual gelebilir, biz onu Risale-i Nurlarda şöyle hallettik" diyerek bütün suallerine cevap verir. Ali Ekber Şah bu durumdan çok etkilenir, Üstada bazı hediyeler vermek ister ve kendisini Pakistan'a davet eder. Orada kendisine her türlü imkânın verileceğini de söyler. Üstad Hazretleri ise hayatı boyunca kimseden hediye kabul etmediğini söyler ve hediyesini kabul etmemiş, Pakistan'a olan davetini de Türkiye’deki hizmetin ehemmiyetini nazara vererek reddetmiştir. Daha sonra Ankara'ya dönen Ali Ekber Şah; "Kardeşim ben âlem-i İslam’da aradığımı Türkiye'de buldum" diyecektir.
Ali Ekber Şah Pakistan'a döndükten sonra Tarihçe-i Hayatta mektupları bulunan, Türkiye’de Türkoloji bölümünde doktora yapmış ve Karaçi Üniversitesinde Türkoloji bölüm başkanı olan Muhammed Sabir İhsanoğlu ile birlikte, Üstadı ve Risale-i Nurları tanıtmak için konferanslar tertip edip değişik dergi ve gazetelerde makaleler neşretmişlerdir. Daha sonra 1952 senesinde Salih Özcan Ağabey karayoluyla Pakistan'a gitmiş altı ay kadar orada kalarak, çalışmalara iştirak etmiştir.
Maalesef daha sonra 2006 yılına kadar irtibat kesilmiş. 2006 yılında Diyarbakır'dan bir ekip giderek İslamabad'da bir Medrese-i Nuriye açarak hizmeti yeniden başlatmışlardır. Son aldığımız bilgilere göre ise, ikisi Pakistan'ın başkentinde, diğerleri Pakistan'ın iki büyük kenti olan Karaçi ve Lahor'da olmak üzere dört medrese-i Nuriye bulunmaktadır. Bu medreselerde Türkiye’den giden ehl-i hizmet ile birlikte Pakistanlı talebeler kalmaktadır.
Ayrıca Sözler, Mektubat, Lemalar, Tarihçe-i Hayat ve küçük risalelerin tamamı Urduca diline tercüme edilerek basılmıştır. Şualar ve Mesnevi-i Nuriye ise tashihten sonra -inşallah- onlar da en kısa zamanda basılacaktır. Diğer kitaplar da tercüme edildi ve bu tercüme edilen kitaplar tashih edilerek Hindistan'da da basılıyor. Milyonlarca insan Urduca basılan Risalelerden istifade etme imkânına kavuşmuştur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Yüz Bin Barekâllah