"Tercih bila müreccih caiz midir?" meselesinde, cebriyecilerin aldandıkları noktayı izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Emir iki türlüdür. Birisi: Emr-i sabit; hariçte vücut bulmuş, varlık sahasına çıkmış her türlü iş ve fiillere denir. Bu sabit emrin, yokluktan varlığa çıkması için, varlığını yokluğuna tercih eden, vacip bir müreccihe, yani tercih edecek bir zata ihtiyaç duyulacağı aşikârdır. Yoksa ortada bir tercih olup da tercihi yapan zatın olmamasını düşünmek, imkânsızı kabul etmek olur ki, bu bir safsatadır. Bu kaide gereğince, yani "tereccüh bila-müreccih" gereğince, sabit emirlerde, Allah’ın tercihinden başka bir tercih geçersizdir. Burada tamamen külli irade olan Allah’ın iradesi esastır; insanın iradesi taalluk etmemektedir. Buna "ızdırari kader" de diyebiliriz. Bu hüküm tevhidin ispatında kelam ilminin önemli bir kaidesidir.

Amma, emrin ikinci kısmında, yani itibari emirlerde ise, tahsis edeci olan, insanın iradesidir. Zira itibarı emirler kula verilebilir. İtibari emirler, harici bir vücut ve varlık olmadığından, müessir olan Allah'ın kudretine ihtiyaç hasıl olmaz. Cebir, kudret sıfatının bir gereği olduğundan, itibari işlerde de kudret sıfatı tecelli etmediği için, tercih bilamüreccih caiz oluyor. Yani, insan iradesi, kudretin baskı ve cebri olmadan, hür bir şekilde tercih yapabiliyor.

Bu konu daha çok Cebriye mezhebine bir cevap teşkil ediyor. Cebriyeciler sabit emirlerde geçerli olan kaideyi, itibari emirler sınıfından olan iradenin sahasına taşıyıp, iradenin tesirsiz ve cebir içinde olduğunu isbata kalkışıyorlar. Üstad Hazretleri de bu sabit ve itibari tasnifini yaparak, onların aldandığını söylüyor. Yani "terüccüh bilamüreccih" ile "tercih bilamüreccih" farklı şeylerdir diyerek, Cebriyenin iradeyi inkâr etmesine cevap veriyor.

Ama itibari emirlerde, insanın iradesiyle tercihini yapması caizdir. Bu mesele kaderin özüdür. İrade ile kader arasındaki ahenk ve inceliği anlamayan Cebriyeciler, insan iradesini yok saymaktadırlar. Maddi felsefenin tesiri altına girmiş, imanı zayıf insanlar da kaderi inkâr ederek insan iradesini ilahlaştırıyorlar. Bu iki aşırılığa düşmemek için, Ehl-i sünnetin dairesinde ve Risale-i Nurların ışığında bu meselelere bakmak gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 7.622
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...