"Tevekkülle bela yüzünde gül, ta o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Nur Külliyatı'ndan Lem’alar’da şöyle buyurulur:
"Nasıl ki, mübârezede müthiş bir hasma karşı gülmekle, düşmanlık dostluğa, husûmet şakaya döner, düşmanlık küçülür, mahvolur. Tevekkül ile musibete karşı çıkmak da öyledir."(1)
Bilindiği gibi, tevekkül sebeplere riâyet ettikten sonra netice konusunda Allah’ın hikmet ve rahmetine güvenerek rahat etmektir. Belalar konusunda alacağımız bir tedbir varsa onu almakla vazifeliyiz. Zira hem bu vücut hem de faydalandığımız haricî nimetler bize emanettir. Onlara zarar veremeyiz. Ancak, bize düşen vazifeyi yerine getirdikten sonra nefsimizin hoşuna gitmeyen neticelerle karşılaşırsak, bunları rıza ile karşılamamız gerekir. Böyle bir neticeyi de bir imtihan olarak görüp, o musibetten âzamî derecede istifade etmek için Rabbimizin “bize bizden daha yakın olduğunu” düşünmeli, bela ve musibeti sabırla ve rızayla karşılamalıyız.
Bazı musibetler insanın derecesini artırmak ve fâni malını sadakaya çevirmek için verilmişlerdir ve insanın bunlara karşı alacağı herhangi bir tedbir de olmayabilir; zelzele, kaza, sel felaketi gibi. Böyle durumlarda, "belâların en büyüğünün enbiyaya, sonra evliyaya,..., geldiğini" haber veren hadîs-i şerîfi hatırlayıp, her konuda olduğu gibi sabır konusunda da Allah’ın o sevgili kullarına ittiba ederek, o musibetlerden azamî derecede istifade etmeye çalışmamız gerekir.
1) bk. Lem'alar, İkinci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü