"Ubudiyet" ve "Vazife-i Risalet" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Ubudiyet; Hz. Peygamber (asm)'in Allah’a karşı kulluğu iken, vazife-i risalet; O'nun, insanlara karşı vazifesi ve mesuliyetidir.
Ubudiyette Hz. Peygamber (asm)'in iman ve ibadeti, vazife-i nübüvvette Allah’tan aldığı emir ve yasakları, insanlığa harfiyen aktarması söz konusudur.
Ubudiyetin sınırları müphem ve mutlak iken, vazife-i risaletin sınırları muhkemdir. Zira Peygamber risalette sadece mübelliğdir, ziyade ve noksan yapamaz.
Ubudiyet, şahsi ve hususi bir ahval iken, vazife-i risalet umumi ve âlemşümuldür.
Ubudiyet; insanın kendi kabiliyeti, gayreti ve kesbi ile Allah’a yakınlaşması ve O’nun rızasını kazanmasıdır.
Ubudiyet, kulun kendi iradesi ile kullukta ilerlemesidir. İnsan, iradesini Allah‘a kul olma yolunda azami olarak kullanırsa, Allah da ona velayet yollarını açar.
Risalet ise tamamen vehbidir. Yani insanın gayret ve kesbi ile elde edeceği bir mertebe ve makam değildir. Ama Allah risalet ve nübüvvet makamını alelade ve hikmetsiz olarak bir insana tevdi etmiyor. Elbette bu makamı vermede liyakat ölçüleri de vardır. Bunu Allah tayin eder.
Belki nübüvvet bir hak olmayabilir, ama bu hakka kesbi istihkak olabilir. Nübüvvet namzetleri kesbi ile velayette yürüyenler arasından seçilirler. Allah ilmi ezellisi ile bunları bildiği için, nebileri onların arasından seçer. İşte bu açıdan Allah Resulü'nün (asm) kuvve-i velayeti nübüvvetine bir başlangıç, bir kesbi istihkak olmuştur. Allah, Resulü'nün (asm) velayetteki azimetini takdir ederek ona nübüvveti ihsan etmiştir, denilebilir.
İnsanlar içinde Allah’ın isim ve sıfatlarına en geniş ve harika bir ayna olan, kullukta ve ubudiyette emsalsiz olan Habib-i Zişan Efendimiz (asm)'dir ki, bu icabete ve icabetteki kuvvete velayet denilir. Bu velayet de nübüvvete bir çekirdek ve mukaddeme olmuştur...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü